Teknolojinin istihdam üzerindeki etkisi, hem işten çıkarma hem de iş yaratma yönündeki fikir ayrılıklarıyla uzun zamandır tartışma konusu olmuştur. MIT’de ekonomist David Autor tarafından yürütülen yakın tarihli bir çalışma, bu konuyu ele alıyor ve teknolojinin Amerika Birleşik Devletleri’nde 1940’tan bu yana iş büyümesi ve istihdam kaybı üzerindeki net etkisine dair fikirler sunuyor.
Yenilikçi yöntemler kullanan çalışma, iş sahalarında kullanılan teknolojik gelişmelerin gittikçe daha fazla kullanım alanına sahip olması ve gelişmesiyle birlikte mevcutta o işleri yapan insanların geleceklerini nasıl etkilediğini inceliyor. Otomasyon, makinelerin insan görevlerinin yerine geçmesini içerirken, teknolojik açıdan gelişme ise teknolojinin bireylerin gerçekleştirebileceği görev yelpazesini genişletmesini veya üretkenliği artırmasını gerektirir.
Araştırma, her açıdan bakıldığında, teknolojinin özellikle 1980’den bu yana ABD’de yarattığından daha fazla işin yerini aldığını ortaya koyuyor. Otomasyon, asansör operatörleri gibi işleri ortadan kaldırırken, genişleme endüstri mühendisleri ve sistem analistleri gibi yeni rollere olan ihtiyacı arttırdı.
İlginçtir ki çalışma, otomasyonun istihdam üzerindeki olumsuz etkilerinin, önceki kırk yıla kıyasla 1980’den 2018’e kadar olan dönemde daha belirgin olduğunu ortaya koyuyor. Ancak aynı dönemde artışın istihdam üzerindeki olumlu etkilerinde makul bir artış yaşandı.
Araştırma aynı zamanda otomasyon ve güçlendirmenin sıklıkla aynı endüstrilerde meydana gelmesiyle teknolojik değişimin karmaşıklığını da vurguluyor. Üstelik teknolojik eğilimler, yüksek eğitimli profesyonellerin yeni iş fırsatlarından faydalanmasıyla ücret eşitsizliklerine sebep oluyor.
İleriye bakıldığında, çalışma teknolojik inovasyonun öngörülemeyen doğasının ve bunun istihdam üzerindeki etkilerinin altını çiziyor. Yapay zeka yeni fırsatlar ve zorluklar sunsa da kesin etkisi belirsizliğini koruyor.
Kaynak: MIT
