Japonya, teknoloji denildiğinde belki de akla gelen ilk ülke. Teknolojileri ne kadar iyi olsa da ekonomilerini bir kenara bırakmak olmaz. Kendileri yaklaşık 5 trilyon $ gayri safi yurt içi hasıla ile dünyanın en büyük 3. ekonomisine sahip bir G7 (En yüksek GSYİH’e sahip 7 ülke) -aynı zamanda G20- ülkesidir. Peki Japon ekonomisi bugünlere gelirken ne gibi süreçlerden geçti? Her zaman bu kadar büyük bir ekonomi miydi? “The Bubble Economy”, “Lost Decades”, “Abenomics” gibi dönemlerde neler yaşandı?
BALON EKONOMİ (THE BUBBLE ECONOMY)(ASSET PRİCE BUBBLE)
80’li yıllarda Japonya’nın ekonomisi gerçekten iyi ve gıpta edilen bir düzeydeydi. Dış ticaret fazlalığı vardı ve bu durum ABD’yi endişelendiriyordu. ABD, bu sorunu çözmek adına Japonya’ya 1985 yılında “Plaza Düzenlemesi” yaptırarak dolara karşı yenin değerini arttırdı. Bunun neticesinde varlık fiyatları artarak bir balon oluşturdu.
“Balon ekonomi” (The Bubble Economy veya Asset Price Bubble) olarak adlandırılan dönemde yani 80’lerin ikinci yarısında (1986-1991) enflasyon 0’a yakın bir düzeydeydi. Merkez bankası, yenin artışını kontrol etmek amacıyla faizleri düşürdü fakat daha sonra gayrimenkul ve hisse senedi fiyatlarında inanılmaz bir artış yaşandı. 1989 yılında ise Japon hükümeti, faiz oranlarını arttırarak hisse senedi fiyatlarını düşürmeye ve gayrimenkul sektörüne kredi verilmesini kısıtlamaya yönelik politikalar izlemeye çalıştı. Fakat bu durum bankalarda zarara yol açmaya ve ekonomik balonu söndürmeye başladı.
KAYIP 20 YIL (LOST DECADES)
Balon ekonominin patlaması, Japonya için gelecekteki zorlu günlerin başlangıcıydı. Yükseliş sonrası yaşanan bir durgunluk söz konusu iken bir de buna mali kriz eşlik etmeye başladı. Gayrimenkul ve hisse senedi fiyatları çöküş yaşadı ve Japonya Merkez Bankası faizleri düşürmek zorunda kaldı. Yamaichi Securities şirketi ve Hokkaido Takushoku bankası adeta uçurumun kenarındaki bir dala tutunur hale geldi. Hükümet, bu iki şirketi ayakta tutmayı denediyse de en sonunda iflaslarına izin verdi. Aynı şekilde devlet desteği alan ve borç batağında olan birçok zombi bankası ortaya çıktı. 1997-1998 yılları arasında bankalar, özellikle kobilere verilen krediyi azaltınca kredi krizi patlak verdi ve Japon bankalarına olan güven sarsıldı.
Bu 10 yıl içerisinde
ekonomiye bir darbe de 1995’te gerçekleşen Kobe depreminden geldi. Yaşanılan
deprem sonrası 6500 kişi hayatını kaybederken 200 milyar $ yakın mali zarar
oluştu. Yine bu yıllarda işsizlik arttı. Deflasyon ısrarla kendini göstermeye
başladı. Eski ekonomik büyümeden eser yoktu.
2000lerin başında banka kredileri sorunu ve bilanço biraz daha düzeltilmeye çalışılsa bile, balon öncesi döneme geri dönülemedi. 2002 yılında büyük bankalara olan gecikmiş borçların azalmaya başlaması, bankaların tekrardan kredi konusunda işlevsel olmasını sağladı. Hükümet, artan deflasyonla mücadele etmek adına faiz oranlarını düşürmeye devam ediyordu. Fakat durum istenilen gibi olmadı. Faizler neredeyse sıfıra yakın bir durumdaydı ama deflasyon durmak bilmiyordu. 2008 yılına geldiğimizde Nikkei 225 Borsasında yaklaşık %42’lik bir düşüş vardı.
Bütün bunlar olurken 2011 yılında Japonya bir kez daha deprem şoku yaşadı. Şiddeti 9.0 gibi inanılmaz bir düzeyde olan Tohoku depremi ve hemen arkasından gelen tsunaminin yarattığı yıkıcı bir etki söz konusuydu. Sayılar kaynaklara göre değişkenlik gösterse de en az 120 bin bina yıkılırken bu durum Japon ekonomisinde 200 milyar ila 360 milyar $ arası bir zarara yol açtı. Yine 2011 yılında ülkenin ithalatı 30 yıl sonra ilk kez ihracatı geçerek yaklaşık 32 milyar dolarlık bir dış ticaret açığına neden oldu. Durumlar pek iyi değildi. Ekonomi için gerçekten reformlara ihtiyaç vardı.
ABENOMİK (ABENOMICS)
2012 yılının Aralık ayında ikinci kez Japonya başbakanı seçilen Shinzo Abe, “Abenomik” adını verdiği bir ekonomi paketi sundu. Buradaki ilk hedef mali disiplini sağlamanın yanında 20 yıldır var olan deflasyon sorununa bir çözüm bulmaktı. Para arzını arttırmak ve ekonomiyi canlandırmak başlıca amaçlardandı. Abenomik’in temeli 3 ok düşüncesine dayalıydı:
- Birinci
ok, ihracatı daha iyi bir seviyeye ve enflasyonu %2 gibi bir orana getirmek
için 60 ila 70 trilyon yen arası fazladan para basmak. - İkincisi
ok, tüketimi canlandırıp talebi arttırarak kısa vadede büyümeyi sağlamak ve
uzun vadede bütçe fazlası elde etmek. - Üçüncü
okta ise endüstriler ve özel sektör ele alınıyor. Daha rekabetçi bir endüstri
hedefleniyor ve özel sektöre yatırım yapmaya teşvik ediliyor ve özel sektörün
de ekonomiye katkı sağlaması isteniyor.
2013 yılında ekonomi olumlu yönde ilerlemeye başlıyordu. Fakat hükümetin satış vergisini arttırması bu ilerlemeye olumlu bir etki yaratmadı. Aksine %7’lik bir daralma oldu. 2016 yılında Japonya Merkez Bankası (Bank of Japan); sıfır faiz, negatif faiz ve pozitif faiz olmak üzere 3’lü para politikasına geçti. Bunların yanında %2 olan enflasyon hedefine sadece 2014 yılında ulaşılabildi. Onun dışındaki yıllarda enflasyon %1’in altında seyretti. Enflasyon hedefine ulaşmak adına negatif faiz ve varlık alımı (yıllık 660 milyar $) aşamasına geçildi.
Peki Abenomik şu an ne durumda? Ülkedeki yaşlı nüfusun fazla olması sorunu devam etmekle beraber bu strateji birçok konuda işe yaradı. Örneğin 2012’den bu yana GSYİH 450 milyar $ artış gösterdi. İşsizlik oranı %4,3’ten %2,4’e gerilerken çalışan sayısı 4,4 milyon, çalışan kadın sayısı 3,3 milyon arttı.
Günümüzde Covid-19 etkileri dolayısıyla dünya genelinde ekonomik sorunlar baş gösterdi. Japon ekonomisi de bu zarardan nasibini aldı ve ekonomide daralmalar yaşandı. Hükümet, pandemi öncesi döneme dönmeye çalışsa bile henüz o seviyelere gelinemedi. Yine bu yıl, Shinzo Abe istifasını açıkladı. Yerine Yoshihide Suga geçti. Önümüzdeki yıllarda büyüme hedefleri ve çeşitli mali politikalar devam edecek olsa bile pandemi sürecinin ne zaman biteceği ve ülkelerin ekonomik geleceği hala tartışma konusu.