Son zamanlarda küresel ticaretin jeopolitik olarak uyumlu bloklara bölünmesi ve hakim rezerv para birimi olarak ABD dolarından kademeli olarak uzaklaşma, gelecekteki ekonomik büyümeye ilişkin önemli endişeleri artırıyor. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) ilk genel müdür yardımcısı Gita Gopinath, Stanford Üniversitesi’nde yaptığı sunumda bu konuları ele aldı. Hoover Enstitüsü tarafından düzenlenen etkinlik, uluslararası ticaret ve finansın gelişen ortamı hakkında önemli bilgiler içeriyor.
Küresel Ticaretin Parçalanması
Gopinath, ülkelerin jeopolitik rakip olarak algılananlar yerine müttefikleriyle ekonomik olarak ilişki kurmayı tercih etmesiyle, ulusal güvenlik kaygılarının ticari kararları giderek daha fazla etkilediğini vurguladı. Küresel ticari ilişkilerdeki bu değişimin Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana benzeri görülmemiş olduğunu belirtti. Sunulan veriler, aynı jeopolitik bloklardaki ticarete kıyasla jeopolitik olarak uzak ülkeler arasındaki ticarette yüzde 12’lik bir düşüş olduğunu gösterdi.
Bu eğilim, ticari kısıtlamaların sayısının artmasıyla daha da kötüleşiyor. 2020’den 2023’e kadar ülkeler birbirlerine her yıl 3.000’den fazla yeni ticaret kısıtlaması uyguladı; bu, salgın öncesi seviyelere göre önemli bir artış. Gopinath, küresel ticaretin artık GSYİH’de çok daha büyük bir pay oluşturamasına rağmen (1947’deki yüzde 16’ya kıyasla yüzde 45), jeopolitik bloklar arasındaki ticaretteki mevcut düşüş oranının Soğuk Savaş’ın başlarında görülen oranı aştığı konusunda uyardı.
Gopinath ayrıca dünyanın birincil rezerv para birimi olarak ABD dolarının hakimiyetindeki kademeli düşüşe de değindi. Merkez bankası döviz stoklarında doların payı 2000’li yılların başında yüzde 70’ten yüzde 60’a düştü. Bu değişim kısmen Çin liderliğindeki ticaret bloğunda Çin yuanının artan kullanımından kaynaklanıyor. Bu eğilimlerin potansiyel olarak devam etmesi, küresel ekonomik istikrar ve büyümeye yönelik ciddi riskler teşkil etmekte ve ciddi ayrışma senaryolarında potansiyel olarak küresel GSYİH’nın yüzde 7’sine kadar maliyete yol açmaktadır.
Küresel Ticari Avantajların Korunması
Bu riskleri azaltmak için Gopinath, karşıt jeopolitik bloklar arasında açık iletişimin ve pragmatik işbirliğinin sürdürülmesinin önemini vurguladı. Küresel ticaretin tüm uluslara fayda sağlamaya devam etmesini sağlamak için iklim değişikliği gibi ortak çıkarlara odaklanmayı önerdi. Bu yaklaşım daha fazla parçalanmanın önlenmesine ve daha entegre bir küresel ekonominin desteklenmesine yardımcı olabilir.
IMF’nin Yeni Kalkınma Bankası ve Asya Altyapı Yatırım Bankası gibi rakip finansal kurumlarla olan ilişkisi sorulduğunda Gopinath, IMF’nin şeffaf borç verme uygulamalarını sürdürme konusundaki kararlılığının altını çizdi. Jeopolitik zorluklara rağmen IMF’nin etkin bir şekilde çalışmaya ve dünya ülkelerinin çoğuyla ilişkilerini sürdürmeye devam ettiğini kaydetti.
Enflasyon Hedefleri ve Ekonomik İstikrar
Stanford’da ekonomist olan John B. Taylor, ABD Merkez Bankası’nın hedefine benzer şekilde, tüm ekonomiler için evrensel yüzde 2’lik bir enflasyon hedefinin uygulanabilirliğini araştırdı. Gopinath, gelişmekte olan ekonomilerin arz şokları ve diğer faktörlere karşı kırılganlıkları nedeniyle genellikle daha yüksek enflasyon hedeflerine sahip olduklarını açıkladı. Ayarlamaları düşünmeden önce ekonomileri istikrara kavuşturmak için mevcut enflasyon hedeflerini korumanın önemini vurguladı.
Kaynak: hwww.hoover.org




























