Toronto Üniversitesi araştırmacıları, bekarların daha dışa dönük olduğu klişesinin yanlış olduğunu, aslında daha içe dönük insanlar olduğunu gösteren bir araştırma yayınladı. Kişilik ve Sosyal Psikoloji Bülteni’nde yayınlanan çalışmalarında, dışa dönüklük, vicdanlılık ve nevrotiklik gibi kişilik özelliklerinin, birinin bekar mı yoksa bir ilişki içinde mi olacağını belirlemede önemli rol oynadığını keşfettiler.
Doktora adayı Elaine Hoan, ilişki yaşayan kişilerin ortalama olarak daha yüksek yaşam tatmini bildirmesine rağmen, kişilik özelliklerinin genel refah üzerinde ilişki durumundan daha güçlü bir etkiye sahip olduğunu vurguluyor. 1.800’den fazla katılımcının yer aldığı çalışma, “Büyük Beş” modeliyle ölçülen kişilik özelliklerine odaklandı: dışa dönüklük, uyumluluk, sorumluluk, nevrotiklik ve deneyime açıklık.
İçedönüklerin yalnız vakit geçirmekten ve bağımsız olmaktan keyif almaları nedeniyle bekar olmayı tercih etme olasılıkları daha yüksek. Öte yandan, dışa dönük kişiler ilişki durumu ne olursa olsun daha mutlu olma eğilimindedirler, sosyallikleri ilişkileri bulmayı ve sürdürmeyi kolaylaştırabilir.
Sorumluluk, hedef yönelimi ve evlilik gibi geleneksel hedeflere bağlılıkla ilişkili; bu da sorumluluk özelliğine sahip bireylerin romantik ilişkiler arama ve sürdürme olasılığını artırıyor. Depresif semptomlarla karakterize edilen nevrotiklik, duyguları yönetmedeki zorluklar nedeniyle ilişki arayışlarını engelleyebilir, ancak bir ilişki içinde olmak bu semptomları hafifletmek için duygusal destek sağlayabilir.
Hoan’ın araştırması, bekarlığa ilişkin toplumsal yanlış kanılara ve damgalamaya meydan okumayı amaçlıyor. Mutluluğun ve tatminin ilişki durumuna bağlı olmadığını vurguluyor ve bireyleri gerçek benliklerini benimsemeye teşvik ediyor. Bekarların çeşitli deneyimlerine ve zorlu klişelerine ışık tutan bu çalışma, huzurlu ilişki dinamiklerinin daha iyi bir şekilde anlaşılmasına katkıda bulunuyor.
