Oxford Üniversitesi ile Leicester Üniversitesi araştırmacıları tarafından yürütülen ve Lancet Psychiatry dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, COVID-19 enfeksiyonundan sonra bireylerin yaşadığı kalıcı ve daha sonrasında ortaya çıkan bilişsel ve psikiyatrik semptomlar üzerine önemli bilgiler içeriyor. PHOSP-COVID çalışmasının bir parçası olan bu araştırmada bilim insanları, 475 katılımcıyı depresyon, anksiyete, yorgunluk ve hafıza ile ilgili testlere sokarak topladıkları verileri analiz etti.
Elde edilen bulgular, katılımcıların bilişsel testlerde ortalama olarak 10 IQ puanı eşdeğerinde önemli bir düşüş yaşadığını gösteriyor. Ayrıca katılımcıların önemli bir kısmı, şiddetli depresyon (her 5 kişiden 1’i), anksiyete (her 8 kişiden 1’i), yorgunluk (her 4 kişiden 1’i) ve hafıza sorunları (her 4 kişiden 1’i) gibi semptomlar bildirmiş olup bazı semptomların zamanla kötüleştiği gözlemlendi. İlginç bir şekilde, bazı bireylerde enfeksiyondan iki ila üç yıl sonrasında yeni semptomların ortaya çıktığı görülüyor. Bu, erken semptomların ileride daha ciddi sorunların habercisi olabileceğini göstererek erken müdahalenin önemini bir kez daha gösteriyor.
Çalışma ayrıca, katılımcıların dörtte birinden fazlasının iş değiştirdiğini ve çoğunlukla kötü sağlık durumunu bu değişikliğin nedeni olarak gösterdiğini ortaya koymuştur. Bu iş değişiklikleri, depresyon veya anksiyeteden ziyade, bilişsel zorluklarla güçlü bir şekilde ilişkilendirilmiştir, bu da COVID-19 sonrası bilişsel sorunların iş taleplerini karşılayamama konusunda önemli bir rol oynadığını düşündürmektedir.
Enfeksiyondan altı ay sonra iyileşme derecesi, uzun vadeli psikiyatrik ve bilişsel sonuçların güçlü bir göstergesi olarak ortaya çıkmış ve erken semptom yönetiminin iyileşme sürecini iyileştirmede kritik bir öneme sahip olduğunu göstermiştir.
Çalışmayı yürüten Dr. Maxime Taquet ve Oxford Üniversitesi’nden Profesör Paul Harrison, COVID-19’un uzun vadeli bilişsel ve psikiyatrik etkilerini anlamanın önemine dikkat çekerken, Leicester Üniversitesi’nden Profesör Chris Brightling, long-COVID için hastalığın daha iyi anlaşılması ve yeni tedavilerin geliştirilmesi gerekliliğinin altını çiziyor.
Bu çalışma değerli bulgular sunsa da etkili müdahaleler geliştirmek ve bu semptomları tetikleyen biyolojik mekanizmaları anlamak için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. Ayrıca Brightling, “Çalışmanın genellenebilmesi için de daha fazla sayıda kişinin incelenmesi gerekiyor. Araştırmamıza dahil olan kişilerin pandeminin ilk dalgasında hastaneye kaldırılmış ve aşılanmamış bireyler olması da göz önünde bulundurulması gereken bir bilgi” ifadesini kullandı.