İyi yöneticinin özellikleri dendiğinde pek çok sıfatı ve tanımlamayı arka arkaya sıralayacağınızı biliyorum: adil, çalışana değer veren, tutarlı, vizyoner, çalışanını geliştiren, olumlu bakış açısı olan… Bu özelliklerin çoğu da basit bir yöntemle ölçümlenemediği için, yöneticilik becerilerine sahip olmayan insanlar yöneticilik koltuğuna oturabiliyor ve astlarını mutsuz ederek uzun vadede ekibinin verim düşüklüğüyle şirketlerine zarar verebiliyorlar.
Ancak bir özellik var ki, bırakın ölçümlenmesini, gözlemlenmesi son derece kolay: takdir etme.
Takdir edilme çalışanların eksikliğini çok hissettikleri bir boyut. Üstelik burada bahsettiğim maddi takdir değil. Araştırmalar teşekkür ederek ve yapılan işe anlam yükleyerek çalışanların çok daha motive edilebileceğini kanıtlıyor(1). Diğer yandan pek çok araştırmada ‘başarılarım için yöneticim beni takdir etmiyor’ sonucu çıkarken, daha önceki yazılarda da bahsettiğim gibi şirketler teşekkür edemeyen yöneticilerin açıklarını kapatmak için sistematik takdir uygulamaları devreye alıyorlar. Peki kim bu teşekkür edemeyen yöneticiler?
Teşekkür edemeyen yöneticiler, genellikle ya kendileri de hayatı boyunca teşekkür beklememiş ya da kendilerini herkesten üstün gören, narsist çalışanlardan çıkıyor. Teşekkür beklemeyen biri olmak bir yandan özgüven göstergesidir, bir yandan çalışmak için dış motivasyon kaynaklarına ihtiyaç olmadığının ve kişinin kendi iç motivasyonunun onu başarıya götürmek için yeterli olduğunun göstergesidir, ancak diğer yandan da başkalarının neden teşekkür beklediğini anlamayan bir yapıya da işaret eder. “Bu zaten onun işi değil mi neden teşekkür edeyim?”, “Ben hiç yaptıklarım için teşekkür beklemedim ama benim çalışanlarım sürekli teşekkür bekliyor” işte bu empati eksikliğinin sonucu ortaya çıkan serzenişlerdir. Narsistlik ise zaten bünyede teşekküre yer vermez 🙂 Narsist için herşeyin en iyisini yapan kendidir, dolayısıyla başkalarının işini zaten hep eksik görecek ve onlara teşekkür etmeye gereksinim duymayacaktır.