2024 yazı, İsviçre’de genel olarak serin geçti. Bunun sebebi kısmen gündüzleri bulutların sıcaklığı azaltması olarak görülebilir. Ayrıca, son yıllardaki rekor düzeyde yüksek Haziran sıcaklıklarıyla kıyaslandığında serin bir Haziran hissedilmiş olabilir. ETH Zurich’de iklim araştırmacı olarak akademisyen olan Dominik Schumacher, İsviçre’de bu yazın yine de sıcak geçeceğini öngörüyor. Son otuz yılda Avrupa ve İsviçre’deki yazların dünyanın diğer bölgelerine göre daha hızlı sıcaklığının arttığını gösteren bir eğilim mevcut. 19. yüzyılın sonlarından bu yana gözlemlenen 2.3 derece Celsius’luk sıcaklık artışının neredeyse tamamı 1980’lerden günümüze kadar gerçekleşmiş durumda ve yeni bulgular, Avrupa ve İsviçre’nin beklenenden daha hızlı sıcaklığın arttığını gösteriyor.
Dominik Schumacher: “ETH Profesörü Sonia Seneviratne ve Atmosfer ve İklim Enstitüsü’nden araştırmacılarla birlikte gerçekleştirdiğimiz çalışmada, 1980 ile 2022 yılları arasındaki Avrupa’daki daha sıcak yazları bölgesel iklim modeli projeksiyonlarıyla karşılaştırdık. Yaptığımız çalışma, çoğu modelin gözlemlenen ısınmayı tam olarak yansıtamadığını ortaya koydu; modellerdeki ısınma, gözlemlenen ısınmadan daha düşük çıkıyor ve gerçek ısınmanın yaklaşık 15 yıl gerisinde kalıyor. Bu durumun temel nedeni, Batı Avrupa’daki hava kalitesinin iyileşmesiyle bağlantılı gibi gözüküyor.”
Esasen hava temizliği sıcaklığı artırıyor. Küresel iklim modelleri, yaklaşık 100 km uzunluğunda hücreler kullanıyor ve İsviçre’yi yalnızca birkaç pikselle temsil ediyor – bu da İsviçre’nin iklimini ve havasını büyük ölçüde etkileyen Alp Dağları’nın neredeyse tanınmaz hale gelmesine yol açıyor. Bölgesel iklim modelleri, atmosferik olayları çok daha yüksek bir çözünürlükte hesaplıyor ve küresel iklim bilgilerini ayrıntılı bölgesel simülasyonlarla rafine ediyor. Bu modeller, küçük ve karmaşık topografyaya sahip ülkeler için uyum ve iklim koruma önlemlerini planlamada vazgeçilmezdir. Bölgesel modeller, aynı zamanda, İsviçre de dahil olmak üzere birkaç Avrupa ülkesinin ulusal iklim hizmetlerinin temelini oluşturur. Ancak, bu modellerin çoğu, Avrupa’daki insan kaynaklı aerosol kirliliğinin 1980 civarında zirve yapmasından bu yana azaldığını göz ardı ediyor.
Aerosoller, fosil yakıtların yakılması sırasında oluşan ve atmosferde asılı kalan çok ince parçacıklardır. Bu parçacıklar, kısa dalga güneş ışığını azaltarak sera gazlarının neden olduğu ısınmayı dengeler. Hava kirliliği kontrol tedbirleri sayesinde aerosol emisyonları yıllardır düşüyor ve soğutma etkisi azalıyor. Hava temizlendikçe, ısınma daha az maskeleniyor. Küresel iklim modelleri aerosol değişimlerini hesaba katarken, bölgesel iklim modelleri genellikle basitlik adına sabit aerosol konsantrasyonlarını varsayıyor. Sonuç olarak, İsviçre ve çevresindeki ülkelerdeki artan sıcaklıklar şimdiye kadar düşük tahmin edildi ve bu durum muhtemelen modellerin uyum ihtiyacının da eksik değerlendirilmesine neden oldu. Aerosolleri hesaba katmayan bölgesel modeller, mevcut durumda yaz aylarındaki gerçek ısınmayı ortalama olarak 0.5 derece Celsius’tan fazla düşük tahmin ediyor. Güçlü bir sera gazı senaryosunda, bu fark yüzyılın sonuna kadar Batı Avrupa’da bir derece daha artabilir. Batı Avrupa’daki sıcak hava dalgalarında bu yoğunlaşma daha da düşük tahmin ediliyor: Bugün ile 2100 arasında bu farkın 1 ila 1.5 derece Celsius olacağı öngörülüyor.
Sıcaklık neden önemli? Sıcak hava dalgası sırasında sıcaklığın beklenenden 1.5 derece Celsius daha yüksek olması ne anlama gelir? Aslında, aşırı sıcaklık durumlarında her ondalık derece bile önemlidir. Çünkü sıcaklık arttıkça sıcaklığa bağlı ölüm oranı da üstel olarak artar, bu nedenle biraz daha yüksek sıcaklıkların insanlara ve topluma etkisi daha büyük olur. Yaz mevsimlerinin nasıl geçeceği merak konusu olurken Schumacher bu merakı şöyle giderdi: “İsviçre’de bu yaz henüz bir sıcak hava dalgası yaşamamış olsak da bir sonraki sıcak hava dalgası kesinlikle gelecek ve gelecekteki olaylar, şimdiye kadar yaşadıklarımızı gölgede bırakabilir. Ancak, aşırı sıcaklık ya da sıcaklık ve kuraklık kombinasyonu için yeterince hazırlıklı değiliz. Yaz sıcaklıklarındaki artışı hafife almamalıyız.”