ABD Halkı İnsani Su Hakkından Mahrum Kalabilir

Artan su fiyatları, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki birçok haneyi, su kullanımı azaltmak ya da faturaları ödemeyerek su kesintisi riskini göze almak arasında zor bir seçimle karşı karşıya bırakıyor. “Environmental Research Letters” dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, hükümet kurumları ve su dağıtım firmalarının, temel su hizmetlerine uygun fiyatla erişim riskini taşıyan hane sayısını hafife alabileceğini ve bu durumu iyileştirmek için bir çözüm sunduğunu ortaya koyuyor.

Araştırmanın yazarı Sarah Fletcher, “Su erişilebilirliği büyüyen bir sorun ve bu durumu daha iyi ele alabilmek için yeni araçlara ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı. Fletcher, Stanford Doerr Sürdürülebilirlik ve Mühendislik Okulu’nda inşaat ve çevre mühendisliği bölümünde yardımcı profesör olarak görev alıyor. Eskiyen su altyapısı, iklim değişikliği, aşırı kuraklıklar ve su kalitesinin korunmasına yönelik artan maliyetler, bu sorunu daha da kötüleştirme potansiyeline sahip ve bu durum özellikle düşük gelirli haneler ve renkli topluluklar üzerinde orantısız bir etki yaratıyor.

Stanford’da inşaat ve çevre mühendisliği bölümünde doktora yapan ve makale yazarlarından biri olan Aniket Verma: Çalışmamızda gösterdiğimiz yöntemleri uygulamak, şu anda su faturalarını ödemekte zorlanan hane sayısını daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.

Su erişilebilirliğine ilişkin doğru değerlendirmeler, kamu hizmeti tarifeleri, yardım programları ve altyapı iyileştirmeleri için hükümet finansmanına uygunluk gibi konularda alınan kararları bilgilendirmek açısından önemlidir. ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA), içme suyundaki zararlı “kalıcı kimyasallar” gibi kirleticiler için sınırlar belirlerken ve atık su arıtma tesislerinin düzenlemelere uyması için son tarihleri müzakere ederken, erişilebilirliği de göz önünde bulundurmak zorunda.

 

Su dağıtım idarileri, sivil toplum kuruluşları ve düzenleyiciler genellikle su erişilebilirliğini, toplam aylık su faturalarının hane gelirine oranı üzerinden değerlendirirler. Bu oran uzmanlar tarafından “erişilebilirlik oranı” olarak adlandırılır.

Bu yöntem, hanelerin gerçek su ihtiyaçlarını karşılayamaması nedeniyle giderek daha fazla eleştiriye maruz kalıyor. Hane ihtiyaçları; aile büyüklüğü, cihazların verimliliği ve diğer faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterir. Ayrıca, erişilebilirlik oranı genellikle bir nüfus bloğu veya şehirdeki anlık bir durumu yansıtan ortalama bir değer olarak alınır ve bu metrik, bireysel haneler için spesifik ya da uzun vadeli olarak doğru olmayabilir.

Fletcher: Bu geleneksel metrik, bir hanenin su faturasını gelirine göre kıyaslayarak o hanenin ödeme kapasitesini değerlendirmeye çalışır, ancak bu metrik önemli nüansları yakalayamaz ve birçok durumda yeterince ayrıntılı değildir.

 

Stanford araştırmacıları, su erişilebilirliğini değerlendirmenin yeni yollarını keşfetmek amacıyla, geniş bir gelir dağılımına sahip küçük bir sahil kenti olan Kaliforniya’nın Santa Cruz şehrindeki yaklaşık 40.000 hanenin 13 yıllık su fatura verilerini incelediler. Araştırmacılar, bu veri setini, konut ve enerji erişilebilirliğini değerlendirmek için kullanılan metriklere benzer bir dizi “gecikme metriği”ne uyguladılar. Standart su erişilebilirlik oranının aksine, bu gecikme metrikleri, bir hanenin günlük mali kararlarına daha çok bağlıdır.

Gecikme metrikleri, belirli bir hanenin ödeme kapasitesini, o hanenin geçmişte su faturasını ne kadar iyi ödeyebildiğine dayalı olarak ölçmeyi amaçlar. Yapılan çalışma da erişilebilirlik oranından farklı yönleri yakalayabilecek potansiyel gecikme metriklerini karşılaştıran ilk çalışma olma özelliği gösteriyor.

Fletcher ve meslektaşları üç farklı gecikme metriği tasarladı. Birincisi sıklık, bir hanenin su faturasını ne sıklıkta geciktirdiğini ölçer. İkinci metrik süre, bir hanenin su faturasını ödemediği ortalama süreyi kapsar. Üçüncü metrik ise şiddet, yani bir hane su faturasını ödemediğinde ne kadar borç biriktiğini gösterir.

 

Çalışma, benzer erişilebilirlik oranlarına sahip nüfus bloklarının, gecikme davranışlarında geniş bir yelpaze sergilediğini ortaya koymuştur. Bu bulgu, yaygın olarak kullanılan erişilebilirlik oranı yaklaşımının, içme suyu ve sanitasyon gibi temel insan haklarına erişimde zorluk yaşayan alt grupları gözden kaçırabileceğini göstermektedir.

 

PAYLAŞ
Kariyerim Dergisi, Türkiye kampüslerinin sesi ve mecrası olmak için kurulmuş üniversite ve kariyer odaklı bir dergi ve web platformudur.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here