Birçok ülkede siyaset kutuplaşmış durumda. Özellikle ABD tarafında bu sorun daha da ciddi boyutlara ulaşmış halde. İnsanlar particilik yaparak yanlış kaynaklardan bilgi almak, ya da parti sözcülerinin etkisi altında kalıp manipüle edilmek gibi irrasyonel şeylere maruz kalabilirler.
Particilik (ya da kabilecelik) ve bilgi dezanformasyonu oldukça ciddi ve yaygın problemlerdir. Peki ya insanlar çok farklı görüşlere varma sürecinde bile sıklıkla rasyonel davranıyorlarsa? Ya manipüle edilmiyor veya duygusal olmayıp ve mantıklı düşünebiliyorlarsa?
Konuyla ilgili kısmen kendi ampirik araştırmasına dayanan yeni bir makalenin yazarı olan MIT filozofu Kevin Dorst, “İnsanların öngörülebilir şekilde kutuplaşmasının oldukça makul yolları olabilir” diyor.
Bu durum özellikle insanların siyasi ve toplumsal konuları tartarken çok fazla belirsizlikle uğraştığı durumlarda geçerli olabilir. Bu belirsizlikler siyasi asimetri yaratıyor. İnsanlar olayları tahmin edilebileceği gibi farklı şekillerde değerlendiriyor ve bu da onları farklı sonuçlara götürüyor. Ancak bu onların mantıklı düşünmedikleri anlamına gelmez.
Dorst: Olan şu ki, insanlar bilgileri seçici bir şekilde inceliyorlar. Zıt yönlerde hareket etmelerinin nedeni aslında budur, çünkü farklı yerlerdeki kusurları inceleyip seçerek ararlar ve böylece genel olarak farklı bakış açıları elde ederler.
Rasyonel kutuplaşma kavramı, yalnızca kendimizin rasyonel olduğunu düşünmekten kaçınmamıza yardımcı olarak görüşlerin nasıl farklılaştığına dair daha tutarlı bir açıklama geliştirmemize yardımcı olabilir – ya da tam tersine, kendi fikirlerimize ulaşırken gerçek bir düşünme yapmadığımızı. Böylece başkalarına ilişkin değerlendirmelerimize nüanslar katabilir.
The Philosophical Review’da “Rasyonel Kutuplaşma” başlıklı makalesi yayınlanan Dorst, MIT Dılbilim ve Felsefe Bölümünde yardımcı doçentlik yapıyor.
Kusurları arıyorum
Dorst’a göre rasyonel kutuplaşma, inanç oluşumuyla ilgili diğer modellere faydalı bir alternatif olarak duruyor. Özellikle onun görüşüne göre rasyonel kutuplaşma, insanların görüşlerini geliştirmek için yeni bilgileri kullanmaya devam ettiği “Bayesyen” düşüncenin bir tipini geliştiriyor.
Bayesci terimlerle söylersek, insanlar görüşlerini güncellemek için yeni bilgiler kullandıklarından, garanti edildiği gibi rasyonel olarak ya fikirlerini değiştirecekler ya da değiştirmeyeceklerdir. Ancak Dorst, gerçekte işlerin bu kadar basit olmadığını öne sürüyor. Yeni kanıtları değerlendirirken çoğunlukla belirsizlik vardır ve Dorst, bu belirsizlikten emin olmamanın mantıklı olduğunu ileri sürer. Ancak bu durum kutuplaşmaya yol açabilir çünkü insanların önceki varsayımları belirsizlikle karşılaştıkları yerleri etkiler.
Farz edelim ki bir grup insan, idam cezası hakkında iki farklı çalışma verilmiş: Bir çalışma, idam cezasının insanların davranışları üzerinde caydırıcı bir etkisi olmadığını bulurken, diğer çalışma bunun böyle olduğunu bulmuştur. Aynı kanıtları okumalarına rağmen, grup içindeki insanlar muhtemelen farklı yorumlara ulaşacaklardır.
Dorst, “Caydırıcı etkiye gerçekten inananlar, caydırıcı bir etkinin olmadığını öne süren çalışmaya yakından bakacak, şüpheyle yaklaşacak, argümanda delikler açacak ve mantıktaki kusurları tanıdığını iddia edecek Tersine caydırıcılık etkisine inanmayanlar için durum tam tersi. Araştırmada caydırıcı bir etki olduğunu öne süren kusurlar buluyorlar.” diyor.
Dorst, görünüşte seçici olan bu okumaların bile mantıklı olabileceğini söylüyor: “Şaşırtıcı olmayan bilgileri incelemekten ziyade şaşırtıcı bilgileri incelemek daha mantıklı.” Bu nedenle şunu ekliyor: “Bu seçici inceleme eğilimine sahip insanların, kendilerine aynı şekilde karıştırılmış aynı deliller sunulsa bile birbirlerinden uzaklaşabildiklerini görebilirsiniz.”
Çarkıfelek
Bu alışkanlığın var olduğunu göstermeye yardımcı olmak için Dorst, Prolific çevrimiçi anket platformunda 250 katılımcıyla belirsizlikle ilgili çevrimiçi bir deney de yürüttü. Amaç, belirsiz bilgilerin varlığında insanların görüşlerinin ne kadar kutuplaşabileceğini görmekti.
Katılımcılara, bir bulmacada ya da “Çarkıfelek”te bulunabileceği gibi tamamlanmamış bir harf dizisi verildi. Bazı harf dizileri gerçek kelimelerin parçalarıydı, bazıları ise değildi. Katılımcılara ne tür ek bilgi verildiğine bağlı olarak, belirsiz, çözülemeyen mektup dizileri, insanların aldıkları ek bilgiye nasıl tepki vereceği üzerinde keskin bir kutuplaştırıcı etki yarattı.
Dorst, deneydeki sürecin, insanlar haberlerde veya makalelerde siyasi konularla ilgili kesin olmayan bilgiler aldıklarındakiyle aynı etkilere sahip olduğunu söylüyor
Dorst, “Bir kusur bulduğunuzda, bu size çalışmayı baltalayan açık bir kanıt sunar. Aksi takdirde insanlar genellikle gördükleri araştırma konusunda kararsız kalma eğilimindedir. Bir kusur bulamadığınızda, bu size belirsiz deliller sunabilir ve siz bununla ne yapacağınızı bilemezsiniz. Sonuç olarak bu, öngörülebilir kutuplaşmaya yol açabilir.”
Dorst’a göre asıl önemli nokta, insanlar benzer bilgileri işlerken siyasi farklılıkların nasıl ortaya çıktığına dair daha incelikli ve tutarlı bir tabloya ulaşabilmemizdir.
Dorst: Siyasette rasyonel beyinlerin kapalı olduğu ve insanların içgüdüleriyle düşündüğüne dair bir algı var. Eğer bunu ciddiye alıyorsanız, ‘Siyasete olan inancımı da aynı şekilde oluşturuyorum’ demelisiniz.”
Dorst: Yaptığım şeyin bir kısmı, belirsizliğe tabi olmayan bir açıklama sunmak. İlla da başkalarına parmak sallamanız, kutuplaşmamız gerekmiyor. Eğer orada rasyonel olduğunu düşünüdüğünüz bir şey varsa bu çok daha ilginç bir süreçtir.'”
Kaynak: Massachusetts Institute of Technology




























