DERSİMİZ: Kavram Çağı, Sağ Beyin, Sol Beyin vs..

Bu yazımda sizlere ışık tutacağını düşündüğüm bir kitaptan özet geçmek istedim. Çünkü içinde bulunduğumuz çağda başarılı olabilmenin anahtarı, geçmiş yıllardan çok daha farklı bir hale geldi! Bilgi Çağı’na özgü mantıksal ve bilgisayara benzer nitelikler üzerine kurulu bir toplum ve ekonomiden yükselmekte olan Kavram Çağı’na özgü yaratıcı, empati içeren, büyük resme odaklı nitelikler üzerine kurulu bir toplum ve ekonomiye geçiyoruz bir süredir. Ortaya çıkan bu yeni dünyada ayakta kalmak ve başarılı olmak isteyen herkes için çok güzel bir kitap yazmış Daniel Pink yaklaşık 10 yıl önce. Bu çağda başarının 6 kilit noktasından söz ediyor yazar: Tasarım, Öykü, Senfoni, Empati, Oyun, Anlam.

Bunlar herkesin iyice öğrenip egemen olabileceği temel insan becerileri.Bu becerileri anlatırken de iki yarım küreden oluşan beynimizin çalışma sistematiğinden söz ediyor. Eğer vaktiniz olursa da okumanızı tavsiye ederim.

Beynimizi tanıyalım 🙂

Beyinlerimiz iki yarımküreye ayrılmıştır. Sol yarımküre sırasal, mantıksal ve analitiktir. Sağ yarımküre lineer olmaktan uzak, sezgisel ve bütünseldir. En basit işler için bile beynimizin her iki yarısından da yardım sağlarız. Bilgi Çağı’na güç veren “sol beyin” becerileri, bugün de gerekli, ancak artık tek başına yeterli değil. Ve bir zamanlar küçümsediğimiz ya da önemsiz olduğunu düşündüğümüz beceriler; “sağ beyin” nitelikleri olan yaratıcılık, empati, neşe ve anlam kimin başarılı olacağı ve kimin bocalayacağı konusunda giderek daha belirleyici olacak. Hareketlerimize,dünyayı anlamamıza ve olaylara tepki vermemize kılavuzluk etmek konusunda iki yarımküre oldukça farklı yaklaşımlara sahip.

Sol yarımküre sırasaldır; sağ yarımküre ise eş zamanlı: Sol yarımküre tarafından yerine getirilen seri işlevler konuşmak, diğer insanların konuşmalarını anlamak ve yazmak gibi sözel etkinlikleri de içerir. Sağ yarımküre ise  olayları eş zamanlı olarak yorumlar. Beynimizin bu tarafı “birçok şeyi aynı anda görmekte” uzmanlaşmıştır.

Sol yarımküre metin konusunda uzmanlaşır; sağ yarımküre ise bağlam konusunda: Bir parça basite indirgersek,sol yarımküre ne söylendiğiyle ilgilenir; sağ yarımküre ise bunun nasıl söylendiğine odaklanır: Bakış,yüz ifadesi ve tonlama yoluyla verilen sözel değil,çoğu kez duygusal ipuçları.

Sol yarımküre ayrıntıları analiz eder; sağ yarımküre büyük resmi sentezler.

Özet olarak, üç gücün etkisiyle terazinin Sağ Beynin Yönettiği Düşünce Biçimi kefesi ağır basıyor. Ancak Sol Beynin Yönettiği Düşünce Biçimi vazgeçilmez olmayı sürdürüyor. Sadece artık tek başına yeterli değil. Kavram Çağı’nda gereksinim duyduğumuz yepyeni bir akıl.

sağ beyin sol beyin2Bu çağda yüksek teknoloji de tek başına yeterli değil. İyi geliştirilmiş ileri teknoloji yeteneklerimizi yüksek kavram ve yüksek dokunuş içeren yeteneklerle tamamlamak zorundayız. Yüksek kavram; sanatsal ve duygusal güzellikler yaratma, modelleri ve fırsatları saptama, tatmin edici bir anlatı yaratma ve görünürde birbiriyle ilişkili olmayan fikirleri yeni bir buluş biçiminde bir araya getirme becerisi gerektiriyor.”Yüksek dokunuş” ise diğerleriyle empati kurmayı, insan etkileşiminin inceliklerini anlamayı, kendi kendine mutlu olarak bunu diğerlerinde de ortaya çıkarmayı, amaç ve anlam arayışıyla gündelik olanın ötesine geçmeyi gerektiriyor.

Bugün Amerika’daki tıp fakültelerinde öğretim programı bir kuşakta gerçekleşebilecek en büyük değişimi yaşıyor.Colombia Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ve diğer tıp fakültelerinde öğrenciler “anlatımsal tıp”eğitimi alıyor.

 

ALTI DUYUYLA TANIŞALIM

  1. TASARIM

Tasarım, tam bir klasik beyin yeteneğidir. Heskett’ın tanımıyla,yarar ve anlamın bir kombinasyonudur. Bir mobilya tasarımcısı sağlam biçimde ayakta duran ve ağırlığını taşıyan bir masa yaratmalıdır(yarar). Ancak bu masa aynı zamandan işlevselliğini aşan, estetik bir çekiciliğe de sahip olmalıdır(anlam). Gerçekten de tasarımın en güçlü ekonomik etkilerinden biri, sözünü ettiğimiz bu yeni pazar yaratma kapasitesi; zil sesi tonları, mutfak eşyaları, ışık pilleri ya da tıbbi cihazlar, ne olduğunun önemi yok… Ayakta kalmanın tek yolu sürekli yenilikler geliştirmek, yeni kategoriler yaratmak ve dünyaya daha önce eksikliği fark edilmemiş yeni bir şey sunmak.

Ne yapabilirsiniz?

  • Mesleğinizin geçmişine ilişkin her şeyi öğrenin.
  • Nesneleri değil, deneyimleri tüketin.
  • Dar ölçekli değil, geniş ölçekli düşünün.

 

  1. ÖYKÜ

Google’a birkaç sözcük yazıp geri dönüş alabilir ve birkaç saniye sonra ekranda belirenlere bakabilirsiniz. Bugün hiç de şaşırtıcı olmayan şeyler, daha yirmi beş yıl önce akıl almaz görünebilirdi. Veriler bu denli yaygın ve hızlı biçimde erişilebilir hale geldikçe, her birinin değeri de azalıyor. Bu noktada, bu verileri belli bir bağlama yerleştirme ve onları duygusal etki yaratarak sunma becerisi önem kazanmaya başlıyor. Öyküler hemen her zaman duygusal bir etki taşıyor. Kendi öykümüzü yazmalıyız, biribirimizin öykülerini dinlemeliyiz.

  1. SENFONİ

Modern yaşamın tıka basa seçenek ve uyarımları öyle karşı konulmaz olabiliyor ki; büyük resmi görme –neyin öenmli olduğunu ayırt etme-becerisine sahip olanlar, kişisel mutluluğun izini sürmek konusunda kesin bir avantaj elde etmiş durumda. Resim yapmak gibi, senfoni de büyük oranda ilişkilerle ilgili. Kavram Çağı’nda başarılı olmayı umut eden insanların çeşitli-ve görünürde ayrı olan-disiplinler arasındaki bağları anlamaları gerekiyor.

Bir zamanlar tek bir alanda ayrıntılı bilgi sahibi olmak başarıyı garanti ediyorken, bugün en büyük ödüller, biribirinden kesinlikle farklı alanlarda aynı özgüvenle çalışabilenlerin oluyor. Bazen en güçlü fikirler sadece daha önce hiç kimsenin birleştirmeyi düşünmediği iki mevcut fikri bir araya getirerek ortaya çıkar. Yaratıcı ilişkileri biçimlendirme becerisi beyinlerimizin sağ tarafına özgü bir işlevdir.

 

  1. EMPATİ

Empati kendinizi bir başkasının yerine koyabilme ve o kişinin ne hissettiğini sezebilme becerisidir ve büyük oranda duygularla ilgilidir. Ancak duygular kendilerini genelde Sol Beynin yönettiği yollarla dışa vurmuyorlar. Hem kendi duygularımızı dışavurmamız hem de başkalarının duygularını okumamız özellikle sağ yarımküre aracılığı ile geçerkleşiyor.

Empati Tasarım’ın önemli bir parçası, çünkü iyi tasarımcılar kendilerini tasarladıkları ürün ya da hizmetten yararlanacak kişinin yerine koyuyor. Empati Senfoni’yle de ilgili, çünkü empatik insanlar bağlamın önemini biliyor. Senfonik düşünenler nasıl resmin bütününü görüyorsa, empatik kişiler de aynı biçimde insanı bir bütün olarak görüyorlar. Son olarak, Öykü yeteneği de empati gerektiriyor. Öyküler Empati’ye giden yolu oluşturabilir; özellikle de hekimler için.

  1. OYUN

Beş duyu kardeşi gibi, Oyun da uçarılığın gölgelerinden ortaya çıkıyor ve spot ışık altında bir yer hayal ediyor. Homo luden( Oyuncu İnsan) belli işi bitirmekte Homo sapien(Bilen İnsan) kadar etkili. Eğlence önemini üç yolla –oyunlar, mizah ve neşeyle –sergilerken, iş dünyasının, çalışmanın ve kişisel mutluluğun önemli bir parçası haline geliyor. Oyunlar, özellikle bilgisayar ve video oyunları, müşterilerine çok yönlü dersler veren ve çok yönlü yeni bir kuşak çalişanla iş yapan büyük ve etkili bir sektör haline geldi. Mizah etkili yöneticiliğin, duygusal zekanın ve beynin sağ yarımküresine özgü düşünce tarzının hassas bir göstergesi olarak kendini gösteriyor. Ve neşe, koşulsuz kahkahada görüldüğü gibi, bizleri daha üretken ve mutlu kılmak için gücünü ortaya koyuyor.

 

  1. ANLAM

Maddi istekten anlama doğru, tarihte daha önce hiç görülmemiş-yüz milyonlarca insanı ilgilendiren-boyutta bir geçiş yaşanıyor; bu geçiş sonunda çağımızın en temel kültürel gelişimi olarak kabul edilebilir. Anlam işimizin ve yaşamımızın temel bir özelliği haline geldi. Anlamın peşinden gitmek belli ki hiç de kolay bir iş değil. Ancak anlam arayışına girmek için bireylerin, ailelerin ve işletmelerin yararlanabileceği çok yönlü iki pratik yol var: Maneviyatı ciddiye almaya başlamak ve mutluluğu ciddiye almaya başlamak.

Kaynak: Aklın Yeni Sınırları/ Daniel H. Pink

PAYLAŞ
Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, ikinci dal olarak Uluslararası İlişkiler alanında; yüksek lisansını ise İTÜ Executive MBA bölümünde tamamlayan Gamze Yeşilbayrak iş hayatına 2007 yılında İnsan Kaynakları Uzmanı olarak başladı. 1 yıllık deneyim sonrasında 2008 – 2012 yılları arasında Finansbank’ta Yetenek Kazanımı ve Stratejileri yetkilisi olarak çalışan Gamze Yeşilbayrak Temmuz 2012’den itibaren Anadolu Efes’te Yetenek Yöneticisi olarak çalışmaktadır. Ana uzmanlık alanları; işveren markası, yetenek yönetimi, performans yönetimi ve kurumiçi iletişimdir.