Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiği “Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması”nın 2016 yılı sonuçları açıklandı. Buna göre halkın AB üyelik sürecine desteği artarken, Suriyeli göçmenler sorununa olumsuz bir tavır takınması dikkat çekti.
Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın başkanlığında, Kadir Has Üniversitesi İİSBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinem Açıkmeşekoordinasyonunda, Türkiye’nin nüfus yapısını temsil eden 26 ilde 18 yaş üstü 1.000 kişi ile yüzyüze görüşülerek yaptırılan ankette, Türkiye’nin başta Suriye, ABD, AB ve Rusya ile ikili ilişkileri olmak üzere Türk dış politikasına yön veren gelişmeler hakkında sorular soruldu. Buna göre, halkın Türkiye’nin AB üyeliğine verdiği desteğin geçen yıla nazaran arttığı gözlenirken, Suriyeli göçmenler sorunuyla ilgili konulara yönelik gösterilen olumsuz tavır ile Rusya’nın tehdit olarak algılanmasındaki ciddi artış dikkat çekti. Anket sonuçlarına göre, özel olarak Suriye ve Ortadoğu’ya yönelik politikalar ile genel olarak izlenen dış politika konularında Türkiye’yi başarısız bulanlar başarılı bulanlardan daha fazla.
SURİYELİ GÖÇMENLER KONUSUNA OLUMSUZ TAVIR
Anket çalışmasına katılan deneklere sorulan “Sizce Türkiye, mültecilere karşı nasıl bir politika izlemelidir” sorusuna katılımcıların yüzde 45,2’si “Göçmen alımına son verilmeli” derken, “Ülkeye gelecek göçmenlere sayı sınırı konmalı” cevabını verenlerin oranı ise yüzde 28,5 oldu. Sayı ne olursa olsun göçmen alımına devam edilmesini isteyenlerin oranı ise yüzde 17,7’de kaldı. Öte yandan AB ile yapılan göçmenlerin geri kabulüne yönelik anlaşmayı olumlu bulan katılımcıların oranı yüzde 21,7 olurken, olumsuz bakanların oranı ise yüzde 57 olarak belirlendi. Yüzde 21,3’ü ise bir fikri olmadığını söyledi. Katılımcılar, geri kabul anlaşmasının olumlu yönleri olarak ise yüzde 57,6 ile “Türkiye’ye fon sağlayacaktır” cevabını seçerken, bunu yüzde 47,9 ile “Yasadışı göç engellenecektir” ile yüzde 31,3 ile “Suriyeli göçmenlerin yaşam koşulları iyileşecektir” seçenekleri izledi. Olumsuz yönlere yönelik sorulan soruya ise yüzde 58,2 ile “Türkiye’ye gelecek göçmen sayısı artacaktır” cevabını veren katılımcılar, yüzde 48,8 ile “Çok sayıda göçmenin varlığı ekonomik sorunlar yaratacaktır” ve yüzde 31,9 ile “AB Türkiye’den göçmenlerin geri alınmasına dair sözlerini tutmayacaktır” seçeneklerini ifade ettiler.
RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİNE DESTEK
Ankete katılanların yüzde 58,2’si Türkiye’nin Suriye’de bir Rus uçağını düşürmesini desteklerken, yüzde 41,8’i ise desteklemediğini belirtti. Rus uçağının düşürülmesini destekleyenler, destekleme nedeni olarak yüzde 57,6 ile “Büyük devlet olduğumuzu gösterdik” derken, bu seçeneği yüzde 54,1 ile “Sınırlarımızı korumamız lazım” cevabı izledi. Birden fazla cevap verilebilen bu soruda Rus uçağının düşürülmesini desteklemeyenler ise yüzde 57,7 ile “Orantısız tepki verildiği” görüşünü öne sürerken, katılımcıların yüzde 27,3’ü ise Türkiye’nin haksız konumda olduğu için, yüzde 23,2’si ise Rusya’nın büyük bir devlet olması nedeniyle desteklemediklerini söyledi.
TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİNE DESTEK ARTTI
Çalışmada Türkiye halkının Avrupa Birliği’ne üyelik sürecine verdiği destekte artış yaşanması dikkati çeken bir diğer unsur olarak öne çıktı. 2015 yılında yüzde 42,4 olarak çıkan Türkiye’nin AB üyeliğini destekleme oranı, bu yıl yüzde 61,8 olarak gerçekleşti. Vatandaşın bu desteğe rağmen Türkiye’nin AB’ye hiçbir zaman tam üye olamayacağını düşünmesi, çalışmada ilgi çeken bir başka unsur oldu. Buna göre “Türkiye AB’ye hiçbir zaman tam üye olamayacak” diyenlerin oranı 2015 yılında yüzde 47,6 olarak gerçekleşirken, bu yıl bu oranın yüzde 66,7 olması dikkat çekti. Türkiye’nin AB’ye üye olabileceğini düşünenler arasında ise üyeliğin gerçekleşebileceğine inanılan ortalama sürenin kısaldığı gözlendi. Buna göre geçtiğimiz yıl katılımcılar Türkiye’nin ortalama 15,5 yıl sonra AB’ye üye olacağını tahmin ederlerken, bu yıl bu süre 8,1 yıla geriledi. Tam üyelik konusunda AB’nin Türkiye’ye karşı samimi davrandığını düşünenlerin sayısında ise artış yaşandı. Buna göre AB’nin Türkiye’ye karşı güvenilir ve samimi yaklaştığını düşünenlerin oranı geçtiğimiz yıla göre yüzde 8,1’den 15,3’e yükselirken, samimi davranmadığını düşünenlerin oranı ise yüzde 68’den yüzde 40,2’ye geriledi. “Ne evet, ne hayır” diyenlerin oranı ise yüzde 23,9’dan yüzde 44,5’e yükseldi. Halkın Türkiye’nin AB hedefine alternatif olarak gördüğü en önemli ilişki ise yüzde 19,8 ile “NATO-ABD işbirliğini geliştirmek” olarak belirlendi. Bu seçeneği yüzde 17,6 ile “İslam Konferansı Örgütü’ndeki rolünü artırmak” takip ederken, “Rusya ile stratejik işbirliği yapmak” seçeneği yüzde 14,8 ile üçüncü sırada yer aldı. Bu seçeneklerin üçünde de geçen yıla nazaran yaşanan 4 ilâ 5 baz puanlık artış dikkat çekti.
DIŞ POLİTİKADA EN BÜYÜK SORUN TERÖRLE MÜCADELE
Araştırmada Türkiye’nin dış politikadaki en büyük sorunu ise, katılımcılar tarafından yüzde 31,1 ile “terörle mücadele” olarak ortaya kondu. Terörle mücadeleyi yüzde 22,9 ile Suriye sorunu, yüzde 15,9 ile İsrail ile ilişkiler ve yüzde 11,3 ile Rusya ile ilişkiler izledi. Terörle mücadele seçeneğinde geçen yıla göre iki kata yakın artış dikkat çekerken, Rusya ile ilişkilerin neredeyse sıfırdan yüzde 11,7’ye yükselmesi bir başka dikkat çeken unsur oldu.
EN BÜYÜK DOST AZERBAYCAN – RUSYA BÜYÜK TEHDİT
Katılımcılar Türkiye’nin dış politikadaki öncelikli konumunu yüzde 37,5 ile “İslam ülkesi” olarak tanımlarken, bu cevabı yüzde 31,8 ile “Avrupa ülkesi”, yüzde 25,7 “Orta Doğu ülkesi” tanımları takip etti. Türkiye’yi “İslam ülkesi” olarak tanımlayanlardaki gerileme dikkat çekti. Geçtiğimiz yıl bu oran yüzde 45,5 olarak gerçekleşirken, bu yıl bu oran yüzde 37,5’e geriledi.
“Türkiye’nin en yakın dostu hangi ülkedir” sorusunda katılımcıların yüzde 59,3’ü “Azerbaycan” cevabını verdi. “Türkiye’nin dostu yoktur” diyenlerin oranının ise geçtiğimiz yıla göre yüzde 38,9’dan yüzde 23,1’e gerilemesi dikkat çekti. Türkiye’nin dış politikasında Azerbaycan’la birlikte hareket etmesi gerektiğini düşünenlerin oranı da yüzde 18,7’den yüzde 48,5’e çıktı. Türkiye’nin Müslüman ülkelerle birlikte dış politika yürütmesi gerektiğine inananların sayısı ise yarı yarıya azaldı.
Türkiye için tehdit olarak görülen ülkeler seçeneğinde ise yüzde 69,6 ile Ortadoğu ülkeleri öne çıkarken, bu ülkelerden en büyük tehdidin hangisi olduğuna dair soruya ise katılımcıların yüzde 30,4’ü “Suriye” yanıtını verdi. Suriye’nin tehdit algısındaki 8,3 baz puanlık artış dikkat çekerken, ABD’nin Türkiye için tehdit olduğu algısında geçen yıla göre gözlenen artış, dikkate değer bir başka unsur oldu. Geçtiğimiz yıl yüzde 35,3 olarak gerçekleşen bu oran, bu yıl yüzde 44,1’e yükseldi. Tehdit unsurları arasında en dikkat çekici sonuç ise geçtiğimiz yıla göre 3 kat artan bir oranla, yüzde 34,9 ile Rusya’nın Türkiye’ye yönelik tehdit oluşturan ülkeler arasında yer alması.