Temel Bilgiler
-
COP30, 10–21 Kasım 2025 tarihleri arasında, Brezilya’nın Belém şehrinde düzenlendi.
-
Zirve, Amazon yağmur ormanlarının yakınında yapılması nedeniyle “orman COP’u” olarak da anılıyor.
-
Ana gündemler arasında; sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum, iklim finansmanı, ormansızlaşma, adil geçiş ve yerli katkılar (NDC’ler) vardı.
Türkiye’nin Katılımı ve Açılış
-
Türkiye’yi COP30’ta yüksek düzeyde bir heyet temsil etti: Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Fatma Varank, çevre bakanlığı ve iklim değişikliği başkanlığı kadrosu aktif yer aldı.
-
Yılmaz, Liderler Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, jeopolitik gerilimler, ekonomik belirsizlikler ve iklim değişikliğinin eşitsizlik yaratan etkileri üzerinde durdu.
-
Ayrıca, Türkiye’nin 2053 yılına kadar “net sıfır emisyon” hedefine bağlılık gösterdiği vurgulandı.
Ana Tartışma Konuları ve Gelişmeler
-
İklim Finansmanı ve Adil Geçiş
-
COP30’un ilk haftasında, finansman konuları büyük öncelik aldı. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde “uyum (adaptasyon)” için kaynak talepleri güçlüydü.
-
“Adil geçiş” (just transition), yani fosil yakıtlardan geçiş sürecinde emekçilerin ve toplulukların korunması konusu da görüşüldü.
-
-
Ormansızlaşma ve Amazon
-
Amazon’un COP oturumlarına ev sahipliği yapması, orman tahribatı ve biyolojik çeşitliliğin korunması konularını zirvenin önemli bir gündem maddesi haline getirdi.
-
Sivil toplum kuruluşları (örneğin Greenpeace), orman koruma ve fosil yakıtlardan uzaklaşma için “tarihi bir plan” çağrısında bulundular.
-
-
İklim Dezenformasyonu
-
COP30’ta ilk kez, iklim dezenformasyonu (yanlış bilgiler) resmî bir başlık olarak ele alındı. Ülkeler “bilgi bütünlüğünü” koruma taahhüdünde bulundu.
-
Bu bağlamda “İklim Değişikliğinde Bilgi Bütünlüğü Bildirgesi” yayımlandı.
-
Zirve öncesi dezenformasyonun arttığına dair raporlar da vardı: Bazı analizler, COP30 öncesi yanlış iklim haberlerinin ve manipülatif içeriklerin yayılmasının önemli oranda yükseldiğini gösterdi.
-
Zorluklar ve Kriz Anları
-
Zirve sırasında bir yangın çıktı: COP30’un gerçekleştirildiği mekânda bir bölümde çıkan yangın nedeniyle tahliye gerekti.
-
Müzakere sürecinde, fosil yakıtlardan kademeli geçiş için net bir yol haritası üzerinde uzlaşıya varılamadı. Zirve metninde fosil yakıtların açıkça adlandırılması veya somut bir “fossil-fuel roadmap” yer almadı.
-
Ancak, uyum finansmanı için büyük bir adım atıldı: Gelişmekte olan ülkelere uyum finansmanının üç katına çıkarılması gibi bir taahhüt geldi.
Değerlendirme ve Tepkiler
-
Bazı gözlemciler, COP30’un “karışık sonuçlarla” sona erdiğini belirtiyor: Adaptasyon fonu artışı olumlu bir gelişme olarak görülürken, fosil yakıt konusunda somut bir yol haritası eksikliği büyük bir hayal kırıklığı yarattı.
-
Öte yandan sivil toplum ve çevreciler, orman koruması ve fosil yakıtlar konusundaki zayıf taahhütlere tepki gösterdi. Greenpeace gibi kuruluşlar, zirvenin daha iddialı olması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin COP30’daki Rolü ve Stratejisi
-
Türkiye, COP30’da aktif bir diplomasi yürüttü ve “öncü ülke” olarak vurgulandı.
-
Türkiye Pavilyonu’nda, “ülkeye özgü sera gazı modellemesi” üzerine bir panel düzenlendi. Bu panelde, bilim temelli, şeffaf ve ulusal kapasiteye dayalı bir modelleme altyapısının kurulduğu paylaşıldı.
-
Ayrıca, Türkiye’nin İkinci Ulusal Katkı Beyanı (NDC 3.0) süreci ve iklim politikalarının geleceği bu modelleme altyapısına bağlı olarak şekilleniyor.
-
Liderler Zirvesi’nde ise Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin hem küresel iklim eyleminde iş birliğine hazır olduğunu hem de “adaletli” bir iklim politikası için çaba göstereceğini dile getirdi.
COP31’in Türkiye’de Yapılması Süreci
-
Türkiye, COP31’i düzenlemek için adaylığını koymuştu ve bu yönde aktif diplomatik temaslar yürüttü.
-
2025 sonu itibarıyla, Türkiye ve Avustralya arasında bir anlaşmaya varıldı: Türkiye, COP31’i ev sahipliği ve başkanlık açısından üstlenecek; Avustralya ise müzakereleri yönlendiren taraf olacak.
-
Anlaşmada, alışılmışın dışında bir “iki başlı yapı” benimsendi: Türkiye COP başkanı olarak genel liderliği alacak; Avustralya ise “müzakere başkanı (President of Negotiations)” rolünü üstlenecek.
-
Bu düzenleme BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) tarihinde benzeri görülmemiş bir yapı: hem ev sahibi hem de COP başkanı Türkiye olurken, müzakerelerde güçlü bir Avustralya rolü öngörülüyor.
-
Türkiye’nin COP31 için önerdiği şehir ise Antalya. Politico’ya göre bu şehir planlanan ev sahibi mekanlardan biri.
-
Türkiye’nin iklim bakanlığı bu konferansı “adil, kapsayıcı ve dengeli” bir zirve olarak organize edeceğini taahhüt ediyor. Hem küresel kuzey hem küresel güney ülkelerine hitap eden bir platform yaratmayı planlıyor.
Sonuç ve Değerlendirme
-
COP30, finansman ve adaptasyon açısından bazı ilerlemeler kaydederken; fosil yakıtlar konusunda net ve bağlayıcı taahhütlerin eksikliği nedeniyle eleştirilere maruz kaldı.
-
Türkiye, COP30’da aktif bir rol oynadı: hem bilimsel altyapısını (sera gazı modellemesi) hem de diplomatik pozisyonunu öne çıkardı.
-
COP31’in Türkiye’ye verilmesi, Türkiye’yi iklim diplomasisinde merkezi bir konuma taşırken, hem prestij hem sorumluluk anlamında büyük bir fırsat sağlıyor.
-
Ancak “iki başlı” yapının nasıl işleyeceği, müzakerelerde Türkiye ile Avustralya arasındaki iş birliğinin nasıl yürütüleceği dikkatle izlenmeli.
Seçkin haber kaynaklarından derlenmiştir.
Resim: ANADOLU AJANSI




























