A DIAMOND IS FOREVER – YÜZYILIN PAZARLAMA BAŞARISI

   Evlilik dediğimizde aklımıza neler gelir? Tabii ki bu soruya birden fazla yanıt verebiliriz ama evliliğin olmazsa olmazlarından ve belki de anlamı en büyük parçalarından biri elmas yüzüktür. Elmas yüzükler aşkımızı, birbirimize bağlılığımızı temsil eder. Yüzüğümüzü takmayı unuttuğumuzda kavgalar çıkar. Ona o kadar çok anlam yükleriz ki bazı insanlar için, daha büyük bir elmas yüzüğün anlamı daha büyük bir sevgi olabilir. Hatta bunu bazen rekabete döker, elmas yüzüğümüzün büyüklüğünü gösterecek paylaşımlar yapıp kem gözleri çatlatırız. Peki pırlanta yüzüğün tarihçesi nedir? Nasıl olur da bu kadar önemli bir hale gelmiştir? Hep beraber inceleyelim.

   1900’lü yıllarda elmasın anlamı sadece ama sadece paraydı. Ultra zenginlerin kullandığı, fiyatı düşse dahi orta sınıfın ilgisini hiç çekmeyen, boşa harcama olarak görülen bir şeydi. Fakat 2.Dünya Savaşı tüm dengeleri değiştirdi. Ultra zenginler dahi, ekonomik kriz sonucunda elmaslarını satmaya başladı. Bu da tabii ki elmasa olan talebi düşürdü. Bu yüzden De Beers elmas şirketi, savaş sonrasında orta sınıfa elmas satmanın yollarını aramaya başladı.

1938 yılında De Beers, N.W. Ayer reklam ajansıyla orta sınıfa büyük depresyonda elmas satmanın yolunu bulmak için anlaşma sağladı. Büyük depresyonun ortasında, orta sınıf tarafından boşa harcama olarak görülen elmasın gerekli olduğuna tüketicileri ikna edebilmek gerçekten imkansızdı. Fakat bu imkansızlıklar ve zorluklar arasından çıkan ve elmas endüstrisini değiştiren o muhteşem slogan bulundu:  “A Diamond is Forever”

Slogan ve pazarlama stratejisi bulunduktan sonra gazeteciler ve yazarlar, elmas ve romantizm arasındaki ilişkiyi yazmaya başladılar. Modacılar ve önde gelen ikonlar elmasların aşkı temsil etmesiyle ilgili konuşmalar yaptılar. Filmlerde erkeklerin kadınlara verdiği büyük elmas yüzükler görülmeye başlandı. Film yıldızları, politikacı eşleri ve toplum için ikon sayılan herkes elmas yüzük takmaya başladı. Konuşmacılar ve gazeteler de elmasın sonsuz romantizm ve bağlılığı temsil ettiğine dair yazılar ve sunumlar yaptılar. Şarkılarda ve fimlerde elmas konuşulmaya başlandı.

Tabii ki bunların hepsi pazarlama stratejisinin bir parçasıydı. Amaç, orta sınıfa, keşke onun taktığı elmas benim de parmağımda olsa dedirtmekti. Bunların yanı sıra 1947’de Ayer, lise öğrencilerine elmasın nişan yüzüğünü temsil ettiğine dair sunumlar ve konuşmalar verdirmeye başladı. Bu konuşmalar ve sunumlarla beraber Ayer, genç kızlara elmasın sevgi ve bağlılığı temsil ettiği düşüncesini çok erken yaştan itibaren ulaştırmaya başladı. Bu sayede planlara göre, 1950’ler ortasına gelindiğinde elmas yüzük isteyen bir nesil ortaya çıkacaktı ve çıktı da. Ayer bunu şöyle açıklıyor :

“1939’dan beri yeni nesil genç insanlar evlenebilir yaşa ulaştı. Bu yeni nesil için, bir elmas yüzük, neredeyse herkes tarafından, nişan için bir gereklilik olarak görülüyor.”

Bu pazarlama stratejisi tahmin edebileceğiniz gibi çok büyük bir başarıya ulaştı ve 1939’dan 1978’a kadar De Beers’in satışları 23 milyon dolardan 2.1 milyar dolara kadar çıktı.

1999’da  “Advertising Age” tarafından yüzyılın sloganı seçilen “A Diamond is Forever” sloganı, tüm dünyaya elmasla evliliğin çok güçlü bir ilişki içerdiği düşüncesini yerleştirdi. Elmas yüzük olmadan sevgi ve bağlılık eksik kalır düşüncesini yarattı ve bunu dünyanın geri kalanına empoze etti. Bu yüzden siz siz olun, elinizi yıkarken yüzüğünüzü lavaboda unutmayın…

PAYLAŞ

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here