Uzayda Maden Aramaya Hazır mısınız?

Bugünün maden mühendisleri yerkürenin nimetlerinden faydalanma konusunda çalışıyor. Ancak bir süre sonra yeni bir iş alanına daha sahip olacaklar: Uzay madenciliği. Bu meslek, temelde başka gezegenlerdeki ya da uzayda dolaşan asteroitlerden maden çıkarmayı kapsıyor. Çıkartılacak madenlerin neler olabileceği ise bugünün teknolojileriyle kısmen de olsa tespit edilebiliyor. Bunun farkına varan bazı girişimler de şimdiden kolları sıvamış durumda.

Uzay madenciliğinde temel yaklaşım, uzaya gönderilecek araçlar ve bu araçların üzerinde bulunan robot madencilerle gezegen ya da asteroitlerden maden çıkarmayı içeriyor. Bir anlamda şehirden çıkıp maden bölgesine kamyonlarla yapılan ziyaretin uzay versiyonu gibi düşünmek mümkün. Planetary Resources, Deep Space Industries ve Shackleton Energy Company gibi şirketler bu işin nasıl olabileceği üzerine ciddi çalışmalar yapıyor. Bu çalışmalar karşılık bulmuş olmalı ki her biri ciddi yatırımlar almış durumda. Üstelik bu destek sadece girişim sermayesi şirketlerinden değil, bizzat ülke yönetimlerinden de geliyor. Örneğin Lüksemburg, geçtiğimiz hafta içinde bu alanda Ar-Ge çalışması yapacak şirketlere mali teşvikler vereceğini açıkladı. ABD ise Kasım 2015’te ABD’li şirketlere uzayda maden arama yetkisi veren bir yasayı onaylamıştı.

Peki bugünün maden mühendisleri, uzay madenciliğine geçiş için neler yapmalı? Temelde maden arama tekniklerinin değişmesi dışında ciddi bir fark olmadığını söylemek mümkün. Ancak daha önce jeologlarla birlikte çalışan madencilerin bundan böyle uzay araştırmaları yapan kesimlerle de birlikte hareket etmesi gerekecek. Maden aramada kullanılan cihazlar ise dönüşüm geçirerek uzaktan yönetilebilir hale gelecek. Yine test amaçlı açılan maden sahalarının da gelişmiş yazılımlar aracılığıyla simülasyonu hazırlanan programlara dönüşeceğini söylemek mümkün. İşte bu noktada, uzay madenciliği yapmak isteyen bir maden mühendisinin teknolojiden de en az yeraltı kaynakları kadar iyi anlaması ihtiyacı ortaya çıkacak. Şimdilik bir maden mühendisinin astronot yetkinliğine sahip olması elbette beklenmiyor. Ancak maden çıkartılması planlanan gökcisminin, asteroit değil de koloni kurulacak bir gezegen olması durumunda bu da ihtiyaçlar arasına eklenebilir.

Bugünkü tabloya bakıldığında, bilimkurgu filmleri dışında çok uzak bir gelecekten bahsedildiğini düşünebilirsiniz. Ancak yukarıda ismini saydığımız birkaç şirketin o kadar uzun süre beklemeye niyeti yok. Örneğin Shackleton Energy Company, 2021’de Ay’a insan göndermeyi ve buradaki ilk alanı açmayı planlıyor. Şirketin öncelikli amacı, Ay’da kurulacak bu üssü, uzayın diğer bölgelerine yapılacak keşiflerde bir yakıt istasyonu olarak kullanmak. Bunun için de Ay’da bulunan buza ulaşıp, bunu su ve diğer ihtiyaçlar için kullanmak. Şirket ismini 1900’lerin başında Antartika’yı keşfeden üç İngiliz’den biri olan Sir Ernest Shackleton’dan alıyor.

2013 yılında kurulan Deep Space Industries de yakın gelecekte önemli hamleler yapmayı amaçlıyor. Şirketin planları arasında 2020’lerin başlarında uzayda yakıt istasyonu kurma, asteroit madenciliği ve uzayda üretim bulunuyor. Bir diğer öne çıkan şirket olan Planetary Resources, planlar açısından Deep Space Industries’e daha yakın bir profil sergiliyor. 2014’te 3D yazıcı ile üretilmiş uyduyla adından söz ettiren şirketin hedefinde Dünya’ya yakın asteroitlerden maden çıkarmak bulunuyor. Bu alandaki şirketler saydıklarımızla sınırlı değil. Uzay araştırmaları yapan şirketlere fon sağlayan Space Angels Networks’ün bugüne kadar 22 farklı şirkete yatırım yapmış olması ileride yaşanacak rekabeti şimdiden gözler önüne seriyor.

Tüm bu bilgileri bir araya getirdiğimizde 10 yıl içinde ilk gerçek uzay madenciliği faaliyetlerinin gerçekleşeceğini söylemek mümkün. Bu da, bugünün maden ve uzay mühendislerinin iş hayatlarının ilk döneminde uzay madenciliği alanında çalışabileceklerini gösteriyor.

Görsel: Bryan Versteeg, Deep Space Industries