Türkiye’de Otomotiv Sektörünün Tarihsel Gelişimi

 “Atlar her zaman kullanılacaktır. Otomobil ise ancak geçici bir moda olabilir.”

Henry
Ford’un, bankalarından kredi talebi sonrası demeç veren bir banka müdürü.

Değişimi
reddeden insanlar her zaman olmuştur ama değişmeyen tek şey değişimin
kendisidir. 2003 yılında kurulan ve günümüzde Elon Musk yönetiminde olan Tesla
Motors, bugün 111 yıllık köklü tarihiyle Bugatti Automobiles şirketinin
gözbebeği “Chiron” kadar hızlı otomobiller üretiyorsa, bunun sebebi, insan
zihninin sürekli bir değişim ve gelişim mekanizmasıyla çalışmasındandır.

İlk
içten yanmalı motorlu otomobil 1886 yılında Alman makine mühendisi Karl Benz
tarafından tasarlandı ve patenti alındı. Otomobil dünyası,bu buluştan sonra
1900’lü yılların başlarında gelişmeye başladı, bu yıllarda bir otomobil sahibi
olmak çok zordu. Daha çok ülke liderleri, o dönemlerin önde gelen aileleri ve
iş insanlarının sahip olduğu otomobiller, 1940’lardan sonra daha da
yaygınlaşmaya başladı.

Ülkemizde
Otomotiv sektörünün başlangıcı  ise 1954
yılında Tuzla’da kurulan Jeep farbrikasna aittir. Bu fabrikanın kuruluş amacı, binek
otomobil üretiminden ziyade, Türk Kara Kuvvetleri için askeri araç üretmektir.
İlerleyen yıllarda kamyon üretimine de başlayan bu fabrikadan sonra, dönemin Cumhurbaşkanı
Cemal Gürsel’in emri doğrultusunda Eskişehir’de çok kısıtlı imkanlarla Devlet
Demiryolları fabrikasında, otomobil üretimi için ilk adımlar atılmıştır. 135
gün gibi bir sürede dört adet araç üretilmiştir. Sedan olarak bilinen dört
kapılı,uzun denebilecek şaselere sahip bu otomobillere “Devrim” adı
verilmiştir. Ancak dönemin imkanları, iç sorunlar ve bazı bilinmeyen
sebeplerden dolayı bu otomobiller seri üretim bandına geçmemiştir. Bir süre
üretim tamamen durduktan sonra 1966 yılında Endüstri Bakanlığı tarafından
onaylanan proje sonrasında tam 12 yıl yerli otomobil “Anadol” üretilmiştir. Bu
başarıyla birlikte 1968 yılında Türk otomobil fabrikası kurulmuştur. Bu fabrikada
Murat 124 model araçlar üretilmiştir. Ülkemizde otomotiv sektörü yavaş yavaş
yükselirken, ilerleyen on yılda ise birçok otomotiv fabrikası açılmaya devam
etmiştir.70’li yıllarda BMC, Crysler, Karsan ve benzeri markaların fabrikaları
da kurulup seri üretime geçmiştir. Bunlarla birlikte hız kazanan sektörde yedek
parça sanayisi de büyük gelişim göstermiştir. Yine aynı yıllarda motor
parçaları, pistonlar, lastikler ve daha birçok yedek parça imalatı yapılan
ülkemizde bu parçaların taşınması için kamyonet üretimleri gerçekleşmiştir. Dünya
geneline ve orta sınıfa daha çok hitap eden markalar olan TOYOTA, HONDA ve
RENAULT gibi markalar ülkemizde 80’li yılların ortalarından itibaren fabrikalarını
kurup üretime geçmişlerdir.

Dünyanın
en çok satan otomobili konumunda bulunan Toyota Corolla,yine aynı segmentteki
en büyük rakibi Honda Civic, ülkemizde üretilmektedir. Bu üretim ve ihracat
fabrikalarının yanında, üst segment otomobil üreticilerinin showroomları ve
servisleri de günümüzde oldukça önemlidir, ülkemiz ortadoğu ve çevresinde bu
konuda  bir köprü görevi görmektedir.

Bu
sebeple Türk şirketlerinin ortaklığıyla açılan servisler ve satış ofisleri, bu
markaları ortadoğu ve çevresinde en iyi şekilde temsil etmek için
kurulmuşlardır. Örneğin,Saddam Hüseyin’in oğlu Uday Hüseyin’e ait olan Ferrari
F-40 model araç 2004 yılında bakım için, Ferrari’nin Türkiye’deki yetkili
bayisi olan Zeytinoğlu Otomotiv’e (FER-MAS) getirilmiştir. Bir başka örnek ise Avrupa’da
çok kısıtlı sayıda bulunan çok özel bir araç olan Bugatti Chiron, geçtiğimiz
aylarda ülkemize getirilip satışa sunulmuştur.

Günümüzde
ise ülkemiz yeni nesil elektrikli otomobil üretimi için çalışmalarını
yürütmektedir. Temelleri 2017 yılında atılan bu proje,  ortakların belirlenmesi ile birlikte 2018
yılında TOGG (Türkiye Otomotiv Girişim Grubu) adıyla hayata geçmiştir. 2019
yılının sonlarında tanıtılan yerli otomobilin 2022 yılında yollarda olması
planlanmaktadır. Özetle otomotiv sektörü, ihracat, ithalat, bakım, yedek parça,
servis gibi birçok bölümüyle ülkemiz için oldukça önemli bir sektördür. Üretimde
geç kalınsa da, yapılan son yerli otomobil çalışmalarıyla bu açığın kapatılması
hedeflenmektedir.

Yazımı
Henry Ford’un bir sözüyle bitirmek istiyorum “İnsanlara ne istediklerini
sorsaydım, daha hızlı giden atlar üretirdim”.

(*)
Resim FordBlog’dan alınmıştır.

PAYLAŞ

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here