Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu Gittikçe Yaygınlaşıyor!

Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu (binge eating) , Harvard Tıp Fakültesi’nde psikoloji yardımcı doçenti olan Kristin Javaras’ın Psychological Medicine dergisinde yayınlanan çalışmasında vurguladığı gibi, yaygın fakat yeterince anlaşılmayan bir yeme bozukluğudur. Tıkınırcasına yeme bozukluğu, kontrolü kaybetme duygusuyla birlikte büyük miktarlarda yiyecek tüketme durumunu içerir ve sıklıkla utanç, sıkıntı duygularına yol açar. Bulimia nervozadan farklı olarak tıkanırcasına yeme bozukluğu, kusma gibi rahatlatabilecek davranışları da içermez.

Javaras, tıkınırcasına yemenin, bireyleri aşırı yeme ataklarına hazırlayan kısıtlayıcı diyetle tetiklenebileceğini açıklıyor. Tanısal olarak, tıkanırcasına yeme bozukluğu haftada en az bir kez meydana gelen epizotlarla karakterize edilir, ancak daha az sıklıkta görülen epizotlar da klinik olarak anlamlı olabilir. Tıkınırcasına yemenin metabolik ve psikolojik etkileri endişe vericidir; tıkınırcasına yeme, metabolik olarak gıda alımını bir güne yaymaktan daha kötüdür ve olumsuz vücut imajına ve kısıtlayıcı yeme alışkanlıklarına yol açar.

Tıkanırcasına yeme bozukluğunun yaygınlığı da değişiklik göstermekte. Yapılan çalışmalar ABD’deki nüfusun %1 ila %3’lük kitlenin bu hastalıktan muzdarip olduğunu göstermektedir. Bazı bölgelerden veriler eksik olmasına rağmen, hem ABD’de hem de küresel olarak en yaygın yeme bozukluğudur.

Javaras’ın katılımcıları 2,5 ila 5 yıl boyunca takip eden çalışması, aşırı yeme bozukluğunun sıklıkla uzun yıllar devam ettiğini ortaya çıkardı. 2,5 yılda katılımcıların yaklaşık %15’i remisyona girdi ve beş yılda bu oran %20’nin biraz üzerindeydi. 2,5 yılda neredeyse üçte ikisi hala bu bozukluğun kriterlerini karşılıyordu ve beş yılda bu oran %50’ye yakın bir orandaydı. Hastalığın nüksetmesi arttı ve remisyona kadar geçen ortalama süre 60 aydan fazla sürüyor.

Çalışmanın bulguları, bozukluğun daha hızlı çözümünü öneren daha önceki, daha küçük çalışmalardan farklıdır; bunun nedeni muhtemelen bu çalışmaların daha düşük BMI’ye sahip, tedavi arayan genç kadınlara odaklanmasıdır. Javaras’ın çalışması yaş, BMI ve cinsiyet açısından daha çeşitli bir veri kümesini içeriyor. Bu da bozukluğun kronik doğası hakkında daha geniş bir bakış açısı sunuyor.

Çalışma aynı zamanda tedavinin iyileşmeyi hızlandırabileceğini de gösteriyor. Tıkanırcasına yeme bozukluğuna yönelik yüksek kaliteli, randomize kontrollü psikoterapi çalışmaları, Javaras’ın çalışmasında gözlemlenenden daha yüksek iyileşme oranları gösteriyor; bu da tedavinin daha hızlı iyileşmeye yol açabileceğini gösteriyor. Etkili tedaviler arasında lisdexamfetamine gibi FDA onaylı ilaçlar ve çeşitli kanıta dayalı psikoterapiler yer alır, ancak bunlar mükemmel değildir ve herkese yardımcı olmaz. Çalışma, aşırı yeme bozukluğuyla mücadele edenler için tedavi arayışının öneminin altını çiziyor.

 

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here