2016 ABD başkanlık seçimlerinden sonra Facebook, teyitçilerin yanlış olduğuna karar verdiği haberlere uyarı etiketleri koymaya başladı. Ancak bu uygulama sonrasında ilginç bir durum gözlemlenmeye başlandı. Bazı paylaşımlar yanlış haber olarak etiketlendiğinde, kullanıcılar diğer paylaşımlara gereğinden fazla güven gösterdiği gözlendi. Hatta bu paylaşımlar yanlış bilgi olsa bile uyarı etiketleri olmadığından kendi arkadaş gruplarına göndermekte oldukça istekli davrandılar.
MIT’de yayınlanan makale haber tüketicileri ile yapılan çok sayıda deneye dayanıyor. Araştırmacılar, yanlış haberlerin seçici olarak etiketlenmesinin diğer haber hikayelerini daha meşru gösterdiği bu istenmeyen sonucu, haber tüketiminde “ima edilen gerçek etkisi” olarak adlandırıyor.
MIT Sloan Okulu’nda profesör olan David Rand, “Bazı içeriklere uyarı koymak, bir dereceye kadar, uyarı içermeyen diğer tüm içeriğin kontrol edilip doğrulanmış olabileceğini düşünmenize yol açacaktır” diyor.
Rand, “Teyiti yapanların yanlış bilgi akışına ayak uydurabilmesinin hiçbir yolu yok, bu nedenle uyarılar etiketli haberlere olan inancı gerçekten azaltsa bile, ima edilen gerçek etkisi nedeniyle yine de bir sorununuz var” diye ekliyor.
Dahası, Rand, etiketlenmemiş hikayelerin doğrulanıp doğrulanmadığı veya henüz kontrol edilmediği konusunda bir belirsizlik olduğundan, ima edilen gerçeklik etkisinin okuyucular açısından “aslında tamamen rasyonel” olduğunu gözlemliyor. “Bu, bu uyarıları potansiyel olarak sorunlu hale getiriyor. Çünkü insanlar haklı olarak bu şekilde çıkarım yapacak.”
Yine de elde edilen bulgulara göre bir çözüm var: Doğru olduğu tespit edilen hikayelere “Doğrulandı” etiketlerinin yerleştirilmesi bu kafa karışıklığını ortadan kaldırabilir.
SON DAKİKA: Daha fazla etiket daha iyidir
Araştırmayı yürütmek için araştırmacılar, Amazon’un Mechanical Turk platformu aracılığıyla toplanan toplam 6.739 ABD sakini ile bir çift çevrimiçi deney gerçekleştirdi. Katılımcılara Facebook tarzı bir formatta çeşitli doğru ve yanlış haber başlıkları verildi. Sahte haberler, Snopes.com web sitesinden seçildi ve “SON DAKİKA HABERLERİ: Hillary Clinton, New York Mahkemelerinde Boşanma Davası Açtı” ve “Cumhuriyetçi Senatör, Amerika’nın Tüm Öğretmenlerini Bir Deniz Eğitim Kampı Aracılığıyla Gönderme Planını Açıkladı” gibi başlıklar içeriyordu.
Katılımcılar, gerçek ve yanlış paylaşımların eşit bir karışımını izlediler ve her bir paylaşımı sosyal medyada paylaşmayı düşünüp düşünmeyecekleri soruldu. Bazı katılımcılar, hiçbir paylaşımın etiketlenmediği bir kontrol grubuna atandı. Başka bir gruba, yanlış olanlardan bazılarının “YANLIŞ” etiketi gösterdiği bir dizi paylaşım gösterildi. Ve geri kalan gruba da bazı yanlış paylaşımlarda uyarı etiketleri ve bazı gerçek hikayeler için “DOĞRU” doğrulama etiketleri olan bir dizi paylaşım gösterildi.
Her şeyden önce, yanlış haberlere uyarı damgası basmak, insanların bunları paylaşmayı düşünme olasılığını azaltır. Örneğin, hiç etiket kullanılmadığı için katılımcılar, örneklemdeki yanlış hikayelerin yüzde 29,8’ini paylaşmayı düşündüler. Bu rakam, üzerinde uyarı etiketi bulunan yanlış haberlerin yüzde 16,1’ine düştü.
Bununla birlikte araştırmacılar, haberlere doğru, yanlış etiketler koymanın etkili olduğunu da gördüler. Okuyucular, uyarı etiketi olmayan kalan yanlış hikayelerden (yüzde 29,8’den) yüzde 36,2’sini paylaşmak istediler.
Rand, “Doğruluk denetleyicilerinin yanlış bulduğu şeylere uyarılar koymanın yanı sıra, doğrulama görevlilerinin doğru bulduğu şeylere de doğrulama panelleri koyarsanız, o zaman bu sorunu çözer, çünkü artık herhangi bir belirsizlik kalmaz. Etiketi olmayan bir paylaşım görürseniz, kontrol edilmediğini bilirsiniz” diyerek haberlere konulacak etiketlerin sadece ‘yalan haber’ olmasından ziyade ‘teyitli’ olanları da eklemenin kullanıcıların kafasındaki karmaşıklığı gidereceğini söylüyor.
Politika etkileri
Araştırma sonuçları, Rand’ın vurguladığı ek bir sapmayla birlikte geliyor: Ankete katılanlar, ideoloji temelinde uyarıları reddediyor gibi görünmüyor. İtibarsız haberler beyan ettikleri siyasi görüşlerle “uyumlu” olsa bile, uyarı veya doğrulama etiketli haberlere ilişkin algılarını değiştirme olasılıkları yine de yüksekti.
Rand, “Bu sonuçlar, muhakeme gücümüzün partizanlığımız tarafından gasp edildiği fikriyle tutarlı değil” diyor. Rand, konuyla ilgili devam eden araştırmaların önemli olmasına rağmen, mevcut çalışmanın, sosyal medya platformlarının çevrimiçi haber içeriğini etiketleme sistemlerini daha da iyileştirmek için harekete geçebilecekleri basit bir yol önerdiğini belirtiyor.
“Platformlar uyarı eklemeyi düşünürken bunun açık politika sonuçları olduğunu düşünüyorum. Etiket ile sadece uyarıların içerik üzerindeki etkisini değil, diğer tüm içerikler üzerindeki etkilerini de kontrol etmek için çok dikkatli olmalılar.”




























