II. Dünya savaşının en hararetli döneminde savaşın kaderini değiştirecek ve sırlarıyla birlikte günümüzde gündemi meşgul eden bir konu. Bu başlık altında Rainbow Project (Gökkuşağı Projesini) anlatacağım.
Deneyin asıl amacı savaş gemilerinin düşman radarlarına yakalanmamasıydı. Bunun için kullanılan yöntem ise o günlerin yıldızlı bilim adamlarından olan Albert Einstein’in ”Çekim Ve Elektriklenmede Birleşik Alanlar” kuramıydı. Deneyde görevli olan bilim adamı ise Nikola Tesla’ydı. 1933 yılında Amerika Başkanı olan Roosevelt Amerika için büyük proje olarak adlandırılan Rainbow Project’i yakın arkadaşı olan Nikola Tesla’ya aktarmıştı. Nikola Tesla bu projede görev almayı kabul etmiş ve proje ekibinin başına geçmişti. Proje yaklaşık olarak 11 yıl gündemde kalmış ve bu zaman aralığında 3 defa deney yapılmıştır.
Proje Deney Aşamaları
1933 yılında Nikola Teslanın projenin başına geçmesiyle birlikte, 1936 yılına kadar büyük aşamalar kaydedilmiştir. Nikola Tesla ise bu projeye Albert Einstein’in katılmasını istemiş ancak Eintein’in bu projenin insanlığa yarar sağlayacak bir proje olmadığını söyleyip katılmayı reddetmiştir. 1936 yılında yapılan deneylerde Nikola Tesla’nın bazı metal maddeleri elektrik akımı sayesinde yok edip sonrasında materyalize edebildiği söylenmektedir. Ancak Amerikan Hükümetinin bu deneyi gemi ile birlikte yapmak istemesinden dolayı Nikola Tesla da proje ilerledikten sonra Albert Einstein’in düşüncesi olan İnsanlığa yarar sağlamamasından dolayı projeyi yarıda bırakmıştır. Nikola Tesla da projeyi bıraktıktan sonra Amerikan Hükümeti Morris Jessup’u görevlendirmiştir. Morris Jessup ise bu projede en büyük aşamayı kaydetmiş bilim adamıdır. İlk deneyinde boş olan bir gemiyi kamufle edilmeye çalışılmıştır. Deney başladıktan sonra geminin çevresinde bir sis bulutu kaplamış ve ardından geminin sadece ufuk çizgisi gözle görülecek bir konuma gelmişti. Deney başarıyla sonuçlanmıştı. Ancak Amerikan Hükümeti bu deneyin geminin içinde mürettebatla birlikte yapılmasını istiyordu.
Morris Jessup bu isteği geri çevirmemiş ve son deney için çalışmaları başlatmıştır. 28 Ekim 1943 yılında UUS Eldrige adlı destroyer tipi gemi Philadelphia Deniz üssü açıklarındaki deney mahaline gelmişti. Geminin içinde mürettebatla birlikte deney için güçlendirici tüpler bulunduruluyordu. Gözlem gemisi olarak da SS Andrew Furuseth isimli bir şilep seçilmişti. Gözlem gemisinde Albert Einstein de bulunuyordu. Deneyde geminin güvertesine 4 adet elektromanyetik ışın gönderilecekti ve geminin kamuflaj olması sağlanacaktı. Deney başladıktan sonra kısa bir süre içinde geminin çevresini yeşil sis bulutları kaplamış sis ortadan kalktığında ise gemi ortadan tamamen yok olmuştu. Bu deney yaklaşık 15 dakika sürdü. Sebebi ise Deneyin 10. dakikasında Philadelphia deniz üssünden 640 km uzaklıkta bulunan Norfolk, Virginia deniz üssünden bildirim gelmesiydi. USS Eldrige gemisi Norfolk limanında görülmüştü. Bildirimden sonra şalterlerin indirilmesi emredilmiş ve deney güçlükle sonlandırılmıştı.
Gözlem gemisinde bulunan bir mürettebat olayı şöyle anlatıyor;
”Bizim gemide bulunan üst rütbeli subaylar ve bilim adamları deneyi heyecan ve korkuyla takip ediyordu. Gemi ve personel sadece radardan değil gözlerimizin önünden yok olmuştu. 15 dakika sonra aceleyle sonlandırılması istemişti heyecan yok olurken korku gittikçe artıyordu.”
Deney Sonuçları
Deneyin gemi üzerindeki değişiklikleri şaşırtıcı olsa da deneyden asıl etkilenenler geminin içerisindeki mürettebatta görülmüştür. Deney bittikten sonra oluşan sis bulutunun ortadan kalkmasından sonra gözlem gemisindeki görevliler deney gemisine yaklaşmıştı. Deney gemisinde bulunan mürettebatlar gemi trabzanlarından sarkmakta, istifra etmekte ve kendini bilmez halde ortalıkta dolaşmaktaydılar. Bazılarının vücutlarının saydam hale geldiğini ve geri kalanının vücutlarının donmuş halde bulunduğu söylenmektedir. Ancak en içler acısı halde olan mürettebatlarının beşinin haliydi. Bu 5 mürettebat geminin materyalize olmasıyla birlikte vücutlarının yarısı gemi bölgesinin içinde kalmış yarısı ise dışarıda kalmıştır. Bu 5 tayfanın dördü deney alanında hayatını kaybetmiş kurtarılan biri ise ömrünü akıl hastanelerinde geçirmiştir. Deneyde kurtarılan tayfaların donarak kaldığını belirtmiştik. Bu donma olaylarının tayfa üzerinde bazen saatlerce bazen ise saniyeler süren donmalar oluşturduğu söylenmekteydi. Smith adlı bir tayfanın donması ise tam olarak 200 gün sürmüştür. Herhangi bir besin ihtiyacı karşılamadan bu kadar donması tarihte yerini almıştır.
Donma işleminin sona ermesinden sonra Smith bu geçen 200 günlük süreyi 5 saniye gibi geldiğini söylemiştir. Kendine geldikten sonra bu sürede uzayda gezdiğini, dünyayı dışardan seyrettiğini aktarmıştır. Donan kişiler kendi iradeleriyle hareket edememekte, yakın çevresinde bulunan insanların ”Topraklama” yaparak donan insanları kendine getirmesi gerekmektedir. Daha sonra diğer donan tayfalarda uzayda gezdiklerini söylemişlerdir. Denizcilerin doğruyu söyledikleri ise acı bir gerçekle ortaya çıkar. Bir gün üzerinde pusula taşıyan bir denizci arkadaşlarının yanında donakalmıştır. Sonrasında topraklama yapmak ister. Topraklama yapmak isterken donan tayfa bir anda alevler içinde kalır ve yok olmuştur. Bu şekilde 4 denizcinin yandığı not edilmiştir.
Deneyde bulunan Albert Einstein deneyden sonra deneyle ilgili tüm dökümanları yakmış ve bu deney tüm insanlığın kaderini değiştirecekti sözlerini söylemiştir. Morris Jessup’u bu deneyde bu kadar ısrarcı olmasını isteyen bilim adamı ise Carlos Allendedir. Deneyde ihtiyacı olacak metaryelleri mektuplar aracılığıyla Morris Jessupa aktarmıştır. Carlos Allendenin hakkında hiçbir zaman net bilgi sahibi olunmamıştır. Amerikan Hükümeti bu deneyi günümüze kadar bu deneyi reddetmiş ancak Amerikan Gizli Servisinde Rainbow Project olarak yer almıştır. Deneye şahit olanların doğal olmayan yollardan ölümü ve kalanların hayatlarını akıl hastanelerinde geçirmesi de bu deneyin yapılmadığı iddiasını azaltıyor. 1955 yılında Jessup Morris günümüze kadar yazılan en iyi ufo kitaplarından olan ”The Case For The Ufo”yu yazmıştır. Ancak kitapta yayınlanacak bazı çizimler matbaa aşamasında çalınmıştır. Jessup Morris daha sonrasında çalışma arkadaşı Dr. Valentine’ye Philadelphia deneyinde kesin sonuçlara ulaştığını duyurmuştur. Bu konu hakkında görüşmek ve tartışmak için bir yemek ayarlamışlardır. 20 Nisan 1959 tarihinde ise o buluşma gerçekleşecekken Jessup Morris arabada intihar etmiş şekilde bulunmuştur. Ölüm sebebi ise egzoz dumanı zehirlenmesiydi. Bu düşünceler Morris’i intihardan çok cinayete kurban gittiğini göstermektedir. Philadelphia deneyi sonrasında bir çok kitaba ve filme konu olmuştur. Bunlardan en önemlileri The Philadelphia Experiment,The Wormhole, Contact(Mesaj) ve Event Horizon (Ufuk Faciası) dır.