Erteleme Hastalığı Yazı Dizisinin 1. Yazısını okumak için tıklayınız.
Birçok davranış bilimci ve psikologa göre erteleme eğiliminin basit görünen sebepleri kadar bir o kadar karmaşık sebepleri vardır ve çoğu çocukluk döneminden geliyor olabilir.
Örneğin katı kurallı ve baskıcı anne babaların çocukları, yaşadıkları olumsuzluk sonucu “mış gibi” davranmayı geliştirmiş olabilir. Büyüdüklerinde de ertelemeyle bu davranışı sürdürüyor olabilirler. Hatta öyle ki, korku kültürünü benimsemiş şirketlerde dahi baskıcı yöneticiler de aynı davranışın “hortlamasına” yol açabilirler.
Bu nedenle erteleme eğilimi, bireyleri olduğu kadar aileleri, sosyal çevrelerini, kurumları da tehdit edecek kadar büyük bir sorundur.
Erteleme öncesi sistem nasıl çalışıyor?
Olayın Kendisi: Harekete geçiren olay –> İnanç Sistemi: Altta yatan gizli duygu (tepkimizi yönetir) –> Netice: İki seçenektir (Rasyonel ya da İrrasyonel)
Rasyonel: Bunu yapmak istemiyorum, ancak yapmam gerekli ve bu nedenle yapacağım.
İrrasyonel: Bunu yapmak istemiyorum, sonra başlarım ya da bunu şu anda yapmak istemiyorum, daha zaman var, sonra yaparım. “Sonra”.
Erteleme eğilimli bireyler bu irrasyonel seçimi rasyonel hale getirirler, genel karakteristikleri;
Erteliyorum çünkü,
- Baskı altında daha üretkenim
- Nasıl yapacağımı bilmiyorum, öğrendikten sonra yaparım
- Bunu yapmazsam dünyanın sonu gelmeyecek
- Yapmak istemiyorum
- Yapabileceğime inanmıyorum
- Çok yoğunum
- Rahat hissettiğimde yaparım, beni zorlamayın
- Modumda olduğumda daha kolay yapabilirim
- Neden son dakikada yapmayayım, son dakikaya kalırsa daha az zaman ayırmış olurum
- Şimdi bunu yaparsam belki de bir daha karşılaşmayacağım toplantıyı / buluşmayı / daveti kaçıracağım
- Kontrolüm dışındaki olaylar böyle yapmama yol açıyor
Clarry Lay’e göre ertelemek, enerji ve özgüvenden bağımsızdır. Sadece bunlar eksik olduğundan erteliyor değiliz yani. Altında çok daha farklı dinamikler de yatıyor olabilir.
Peki çoğu zaman sonunu bile bile neden erteliyoruz?
- Yapılacak şey üstesinden gelmesi güç göründüğünde,
- Çok ciddi zaman alacaksa,
- Bilgi ve yetkinliklerimizin yetmeyeceğini düşünüyorsak,
- O görevden hoşlanmadıysak,
- Konsantre olamıyorsak,
- Yapılan işe ilgi duymuyorsak,
- Mükemmeliyetçilik (gerçekçi olmayan standartlar ve yüksek beklentiler) yakamızı bırakmıyorsa,
- Kızgınlık ve yoğun bir öfke (bir hocaya, yöneticiye, arkadaşa – görevle bağlantılı herhangi bir kişiye duyulan öfke) yaşıyorsak,
- Hayal kırıklığı yaşamaya karşı düşük toleranslı bir yapımız varsa ve şikayetçi bir insansak,
- Her şeyde zevk ve keyif arayışımız varsa,
- Her şeyden sorumlu olup kendi yöntemlerimizle işleri yapmayı istiyorsak,
- Tükenmiş ve düşük enerjili hissediyorsak,
- Kendimizi aşağı çekiyor, beceri ve kişisel özelliklerimizden şüphe duyuyorsak,
- Başarısızlık korkumuz varsa,
- Olumsuz değerlendirilme korkumuz varsa,
- Belirsizlik söz konusu ise ve bizden beklenenler net değilse,
- Kararsızlık yaşıyorsak,
- İçsel motivasyonumuz yoksa ve heyecan eksikliği söz konusu ise,
erteliyoruz.
Erteleme davranışı, psikoanalitik kurama göre ise, egonun “tehdit edici durumlardan” korunmak amacı ile kullandığı kaçınma davranışıdır.
Yüksek kaygılı insanlar, düşük düzeyde yeterlilik algılıyorlarsa daha çok kaygılanırlar. Kaygıyı geçici azaltması açısından erteleme ego için yararlı bir strateji halini alır. Ancak ne yazık ki erteledikçe kaygı düzeyi yeniden artar. Düşük benlik saygısı ve düşük kendine güven de bireylerde ertelemeye yol açıyor. Performans kaygısı taşıyan, bir görevin yapılmasında performanstan endişe duyan kişi de erteleyerek performans yetersizliği konusunda riske girmiyor ve böylece benliğini incinmekten koruyor.
Erteleme bu noktada “kendini engelleme stratejisi” olarak da düşünülebilir. Benliğini korumaya çalışan birey bir yandan kendini de engellemiş oluyor.
Erteleme eğilimi olanlar, tüm bu sebepler sonucunda “nasıl olsa zamanım var” derler ancak zaman hızla akar ve her şey son dakikaya kalır. Kişi kapasitesinin altında bir sonuç üretir.
Bu durum suçluluk, kaygı, stresi daha da arttırır. Ancak erteleyen kişi son dakika görevi tamamladıktan sonra ya da devamlı erteledikçe ciddi bir sorun olmadığını görürse, bu durum pozitif güçlendirici halini alır ve ertelemenin tekrarı sağlanmış olur. Hoş geldin kısır döngü.
Erteleyen her insan bu alışkanlık kronik hale geldikçe bir vadede bireysel özgürlüğünü kaybediyor, kendini çaresiz ve zayıf hissediyor. Ertelemenin üstesinden geldikçe de zihni rahatlıyor, daha özgür ve güçlü hissediyor ve “hayatının kontrolünü eline alıyor”.
İşte bu sebeple erteleme eğilimini ortadan kaldırmak ve kronik hale gelmeden önüne geçebilmenin yollarını denemeye değer.
Kaynaklar:
North Metropolitan Health Services Western Australia / Understanding Procrastination
Mindtools.com / Overcoming Procrastination
Temel Aksoy Blog
Academic Skills Center / California Polytechnic State University / Understanding Procrastination
Psychology.about.com / Why do we Procrastinate / What is Procrastination
Murat Balkıs & Erdinç Duru / Akademik Erteleme Eğilimi, Akademik Başarı İlişkisinde Genel ve Performans Benlik Saygısının Rolü / Pamukkale Ü. Eğitim Fakültesi Dergisi
Didem Aydoğan & Yaşar Özbay / Akademik Erteleme Davranışının Benlik Saygısı, Durumluluk Kaygı, Özyeterlilik Açısından Açıklanabilirliğinin İncelenmesi / PEGEM Eğitim ve Öğretim Dergisi