Türkiye’ye bankamatiği, para sayma makinesini, zırhlı aracı ve daha birçok yeniliği ilk getiren kişi olan Dikran Masis, gençlere önemli tavsiyelerde bulundu. Ünlü iş adamı “Limon satsam bir senede limon kralı olurum. Bunun sırrı para değil başarı hesabı yapmak” dedi.
İşte Dikran Masis’in o açıklamaları….
“LİMON SATSAM BİR SENEDE LİMON KRALI OLURUM”
Bugün yüz bin dolarım olsa onu yine milyon yaparım. Ben ufku açık her işe girerim. Limon satsam bir senede limon kralı olurum. Bunun sırrı para değil başarı hesabı yapmak. Para sonradan gelir. Dürüst olacaksın. Güvenilir olup işini başarılı yapmaya çalışınca para gelir. Türkiye kaygan zemin. Bu ülkede son 50 yılda dürüst, namusuyla para kazanmış insanların heykelini dikmek lazım. Ben her zaman dürüst olduğum için kredibilitem hiç azalmadı.
“MİLYONER OLMAK İSTEYEN AMERİKA’YA GİTSİN”
Masis, gençlerin Türkiye’de milyon dolar yapma şansına sahip olmadıklarını söyleyerek şöyle devam etti: Türkiye’de inovatif beyni olan sermayesiz insanlara “Yürü ya kulum” diyen bir yapı yok. Yeniliklere aç olan ülke Amerika. Türkiye’de ne sana sermaye de verirler ne de para verip ürettiğin inovatif ürünü alırlar. Zengin olmak isteyen gençler bir şekilde Amerika’ya gitsin. Amerika cemiyet olarak naif bir toplum. Fırsatlar ülkesi.
SOSYALİSTTİM, “PARAYLA SEVGİ BİLE SATIN ALINIR” NOKTASINA GELDİM
Parayla sevginin bile satın alınabileceğini söyleyen işadamı yaşadığı dönüşümü şu sözlerle anlattı: Kapitalizm çok berbat, katı bir sistem. Seni paranla ölçüyor. Paran varsa adamsın. Parayla sevgi bile satın alınabilir. Sadece ben değil, Türkiye’nin çoğu böyle düşünüyor. Çünkü kapitalizm seni sadece paranla ölçüyor. Biz 68 kuşağı olarak hepimiz sosyalisttik. Ben Mao’nun Kırmızı Kitap’ını okumuş adamım. Ondan sonra döndüm. Çünkü sistem bu.
“MANŞETTEN SONRA ZAFER’LE DOSTLUĞUM BOZULDU”
Girişimleriyle birçok kez medyada yer alan Dikran Masis, bunlardan bazılarının kendisini çok üzdüğünü söyledi. Masis, Balçiçek İlter’in “Unutamadığınız bir manşet var mı?” soruna şöyle yanıt verdi: Vatan gazetesinde Eskidji ile ilgili bir haber çıkmıştı. Son derece haksız bir manşetti. Ben Zafer Mutlu’nun bana telefon açıp “Dikrancım böyle bir şeyseldi, bu nedir?” demesini beklerdim. Haberden sonra iki tane başsavcı çağırdı, haberi sordular. Anlattık, “Bunda bir şey yok, haklısın” dediler ama dostluk bozuldu elbette. Zafer’in cep telefonu artık bende yok. Ben “Önce gazeteciyim, sonra insanım”ı kabul etmiyorum. Önce insan ol, sonra ne olursan ol. Kefen kaç para ki? Neyin kavgasını yapıyoruz. Ben parayı sevmiyorum zaten ama benim aç versiyonum hiçbir işe yaramaz.
Kaynak: Metin Akkaya Habertürk