Kesinlikle Okumalısınız! Kitap Okumanın Yararları Nelerdir? Neden Okumuyoruz?

“Eğlencelerin en asilidir okuma, daha doğrusu en asilleştiricisidir. Kitap zekayı kibarlaştırır. Hassasiyetimizle düşüncemizi ancak kendi içimizde, zihni hayatımızın derinliklerinde geliştirebiliriz. Ama, zekanın tavırlarını efendileştirmek için okumak zorundayız” diyor gözlerini duyduğu en büyük aşk olan okumak için kaybeden Cemil Meriç.

Birçok yazıda birçok kez büyük ihtimalle okumanın ne kadar önemli bir şey olduğunu okumuşsunuzdur. Ben de elbet ilk olarak okumanın ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışacağım ama sadece kitap okumanın neden çok önemli olduğunu anlatmak yerine, neden kitap okumuyoruz, kitap okumama nedenlerimizi nasıl ortadan kaldırırız sorularına cevap vermeye çalışacağım. Yazının sonunda ise özellikle şuan içerisinde bulunduğumuz dönemde (Korona virüsü nedeni ile evlerde vakit geçirdiğimiz) vaktimizi kitap okuyarak da değerlendirebilmek için bazı kitaplar önereceğim.

MEÇHULE AÇILAN BİR KAPIDIR OKUMAK

Okumanın ne demek olduğunu, ne anlama geldiğini en iyi tarif eden cümle bence “MEÇHULE AÇILAN KAPI”. Gelin bu cümle ile neden okumamız gerektiğini, okumanın neden önemli olduğunu konuşalım.

Meçhul olan yani bilinmeyen bir başka anlamıyla sonsuz olan. Yani okumak bilinmeyene, sonsuza açılan bir kapı bir yol, bir dünyadır. Bu yolda hem yalnız hem birlikte yürüyebilirsiniz. Okurken yalnızızdır çünkü kafamız okurken dilediği gibi çalışır, yazanları dilediği gibi anlar ve içselleştirir. Birlikteyizdir çünkü yazarın düşünceleri ile temas halindeyizdir, bu bir bakıma dost ile yapılan bir muhabbet bir bakıma farklı fikirlerin çarpışmasıdır. Birlikteyizdir çünkü ilham alırız okuduklarımızdan yazarın düşüncelerinden. Bu meçhul olan kapıyı araladıkça fikirlerimiz çok daha güçlü bir hal alır. Cemil Meriç’in dediği gibi okumak iki ruh arasında aşıkane bir mülakattır. Kendi ruhumuzu yazarın ruhu ile karşı karşıya getirir ve belki de dünyanın en güzel muhabbetini başlatmış oluruz.

Peki, gelelim ilk sorumuzun cevabına. Neden okumak önemlidir?  Muhakkak hepiniz okul hayatında, iş veya aile hayatında veya başka durumlarda birçok kez stres yaşamış ve yaşıyorsunuzdur ve bu stresten kurtulmak için birçok yol arıyorsunuzdur. İşte size tam bu noktada sonsuza açılan yolu yani okumayı tavsiye ediyorum. Çünkü stresini azaltacak ve unutturacak en iyi yol kitap okumaktır. Örneğin Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf romanını stresli bir şekilde elinize aldığınızı düşünelim. Kahramanımız Yusuf’un üvey ailesinin yanında yaşadığı olayları ve Yusuf’un sevdalandığı kişiyle onları nasıl bir son beklediğini düşünmeye başladığınız an inanın bana stresinizi çoktan unutmuş ve romanın içinde kendinizi aramaya başlamışsınız demektir.

Aynı zamanda kitap okumak zekanızı, ufkunuzu, kelime dağarcığınızı geliştirecek böylelikle fikirleriniz daha da yere basar hale gelecektir. Ve bundan dolayı siz artık çok daha özgüvenli bir şekilde sosyal ortamınızda fikrinizi çok net ve açık bir dille ortaya koyabilecek, kendinizi ifade edebileceksiniz. Kısaca özgüveninizi arttırmak için yapacağınız en iyi şey okumaktır.

Bazen çevrenizdeki insanlar; “Ben bunu hatırlayamadım, ya neydi o?” gibi herhangi bir gördüğünü duyduğunu hatırlayamadığını ifade ederler. Peki, birçoğumuzun ortak problemi olan unutmak için en iyi yol okumaktır desem. Eğer gerçekten iyi bir okursanız zihniniz ve hafızanız gelişmeye başlayacaktır. Böylelikle unutkanlığınızın azaldığını göreceksiniz. Doktorlar unutkanlığın azalması için balık tavsiye ederler. Ben de balığın yanına bol bol kitap okumayı tavsiye ediyorum.

Kitap okumanın bize kattığı diğer bir şey ise yazı yazabilmektir. İyi yazı yazanların hepsine baktığınız zaman hepsinin takip ettiği bir başka yazar, unutamadığı bir roman kahramanı, kendisini bulduğu bir roman vardır. Aynı zamanda okuma ile oturmuş düşüncelerinizi ifade etmek istediğiniz zaman yazmak en iyi yoldur. Eğer yazmak istiyorsak okumak zorundayız. Ve okumak dediğimiz şeyi sadece kitap olarak algılamayalım. Hem gazete hem dergi günümüz imkanları sayesinde birçok farklı sitedeki yazıları takip etmek hepsini her şeyi okumaktan bahsediyorum.  Kişisel olarak şunu söyleyebilirim; üniversite öğrencilerine yazı yazma, kendini ifade etme ve geliştirme fırsatı veren Amfiweb’te yazdığım yazılarda geçmiş okumalarımın ve bugün yaptığım okumaların çok büyük faydasını görüyorum.

Bunların yanı sıra okumak insanın bilgilenmesini, kişisel gelişimini, yaratıcı zekayı, analitik düşünce yeteneğinizi kişisel ilişkilerinizi pozitif yönde arttıran bir durumdur. Tüm bunları bir kenara bırakalım dünya tarihine çok dikkatli bir şekilde baktığımızda okuyan ve bilgiye hükmeden toplumlar tüm dünyayı yönetmişlerdir. Bugün içerisinde bulunduğumuz yüzyılda ise bilgi tarihte hiç olmadığı kadar önemli bir hal almış ve bilgiye hükmeden toplumlar bugün de tüm dünyaya hükmeder konumdadırlar. Bundan dolayı; ülkemizdeki her bir insanın çok daha fazla okumasıyla, kendimizi geliştirip dünyanın gidişatında ülke olarak hem rol model olabilmek hem de ilerleyişi yönetebilen konuma geçebiliriz.

Peki, okumak bu denli önemliyken neden okumuyoruz? Gelin asıl sorumuzun üstünde duralım.  Bu kadar önemli bir şeyden neden uzak duruyoruz?

Neden Okumuyoruz?

Cevaplanması en zor sorulardan biri bence bu soru. Çünkü bu soru var olan bir durumun sebebini bulmak için sorulmuş bir soru. Fakat şöyle bir sıkıntımız var ki; bir durumun tek bir sebebi olmamakla birlikte kişiden kişiye değişen sebepler olabilir. O yüzden hiçbir zaman bu sorunun cevabı bir tek budur diyemeyeceğiz.  Bu soruyu en güzel cevaplama yöntemi bence herkesin kendine sorması ve cevaplaması ile mümkün. Bu bölümde bu soruya verilen farklı cevaplar üzerinden bir değerlendirme yapmaya çalışacağım.

Yeryüzünde değeri bilinmeyen en önemli şey herhalde zamandır. Ve neden okumadığımızın sebepleri arasında en çok söylenecek sebep “Zaman bulamıyorum”dur. Neden bulamıyoruz? Okula gidiyoruz, işe gidiyoruz, evde çocuk bakıyoruz, yoruluyoruz, ödevimiz var, toplantımız var …. Hiçbir zaman sonunda nokta olamayacak sebepler. Peki, bu sebepleri nasıl ortadan kaldıracağız.  Bir gün içerisinde kitap okumak için bence iki kritik zaman var. Bazılarımız bu iki zamanı da değerlendirebilir. Bazılarımız sadece birini. Bu zamanlardan biri hiç kuşku yok ki toplu taşıma araçları.  Gün içerisinde araba kullanıyorsak bu zaman sizin için yok demektir ama eğer gideceğimiz yerlere toplu taşıma ile gidiyorsak bu durumu bizim için fırsata çevirebiliriz. Günlük vaktimizin en az 2 saatini geçirdiğimiz bu yolculuklarda bu 2 saatlik sürenin sadece %20’si yani 24 dakikasında kitap okursak ayda 720 dakika yani 12 saat kitap okumuş oluruz. Ve böylelikle ayda en az iki kitap bitirebiliriz. Veya telefonlarımızda PDF şeklinde ya da uygulamalardan kitap okuyabilir yine birçok derginin uygulamasını indirip oradan okumaya devam edebiliriz. İyi de metrobüs çok kalabalık dediğinizi duyar gibiyim. O zaman yardımınıza sesli kitap uygulamaları koşuyor. Ve böylelikle kendimizi geliştirmeye o tıklım tıklım metrobüste bile devam edebiliriz. Yeter ki gerçekten bunu yapmak isteyelim.

Gün için ikinci zaman ise
yatmadan önceki 20 dakikalık zamandır. Birçoğumuz bu zamanda son kez sosyal
medya hesaplarının dm kutularını kontrol ederek geçiriyor, kimilerimiz elimizde
telefonla uyuya kalıyor.  Ben şimdi size
tabi ki de bu 20 dakikanın hepsinde bir şeyler okuyun demeyeceğim. Ama 10
dakikasında bir şeyler okusak hem kendimizi geliştirmiş oluruz hem de daha güzel
ve sağlıklı bir şekilde uykuya dalabiliriz. Her gece okuyacağınız 10 dakikalık
okumalar ayda 300 dakika yani 5 saat yapar. Böylelikle en az bir kitabı gece
yatmadan önce 10 dakikanızı ayırarak bitirebilirsiniz. Az da olsa ilk bahaneyi
hallettik.

Bir başka sebebimiz ise sıkılmak. Gerçekten insanalar kitap okurken çok fazla sıkılabiliyorlar. Bazen okullarımızda okutulan kitapları bile hepimizin oflayıp puflayarak okuduğumuz oluyor. Ben bu sebebi bir bahane olarak görmeyenlerdenim hatta okurken sıkılanlara hak verenlerdenim. Bunun nedenini kendimden örnek vererek anlatmak istiyorum.  Kitap üzerinden örnek verecek olursam, ben hiçbir şekilde Çehov tarzı hikaye okuyamam. Çehov tarzı yazanlar olay örgüsüne önem vermedikleri için beni hiçbir şekilde kitaba çekemezler.  Ya da çok fazla kahramanı olan romanlar okurken çok sıkılırım ve zorlanırım. Romanın içindeki kahramanları takip etmek beni çok zorlar. Ama eğer olay öyküsü ise kitabın son sayfasını görene kadar da kitabı bırakamam. Ben böyle bir okur olduğumu anlayana kadar 4 yıl geçti. Bana tavsiye edilen kitaplar hep durum öyküleri olduğu için çok sıkılıyordum ve hiç sevmiyordum. Taa ki beni iyi tanıyan insanlardan bana göre bir kitap tavsiyesi isteyene kadar. Neyi sevdiğimi ve neyi okumaktan keyif aldığımı o zaman öğrenebilmiştim. Eğer bugünden itibaren okumaya karar verecekseniz lütfen ilk önce sizi iyi tanıyan kişilerden tavsiye isteyin. Zaten belirli bir süre sonra siz kendinizi tanımış olacaksınız ve tavsiye beklemeden sırayla okumanız gereken kitapları seçeceksiniz.

Sebeplerin sayısını daha da arttırabiliriz ama asıl sebep biziz. Kendimize söz geçiremeyişimiz, bizi gelişimden ve okumaktan uzak tutacak çoğu şeyden vazgeçemiyor onlara bağımlı hale geliyoruz. O yüzden kendinize yapabileceklerinizi, size ve çevrenize katabileceklerinizi düşünerek kendinizi okumaya ikna etmelisiniz. Yukarıda da gördüğünüz gibi her sebep ortadan kaldırabilir. Yeter ki siz okumak isteyin. Ve inanın ülkemizin daha ileriye gidebilmesi için en büyük koşullardan biri okuyan, irdeleyen, araştıran, sorgulayan bireyleri içerisinde barındırmasından geçer. Ve hepimiz bunu yapabiliriz. Şimdilik yazımı burada noktalıyorum. Şu an ülkemizin bulunduğu süreçten dolayı hepimiz evlerimizdeyiz. Bu durumu elimizden geldiği kadar fırsata çevirip ilk basamak olarak şu an başlayabiliriz. Bende bu süreçte okuyabileceğiniz ve sevebileceğiniz ve genellikle hepinizin çok yakından bildiği 10 kitabı yazacağım. Sizler de bu yazının yorum kısmına sevdiğiniz 1 kitabı yazın. Böylelikle birçok farklı kitabı birçok insan görebilir. Belki de sizin önereceğiniz bir kitap bir kişinin okumayı sevmeye başlamasına vesile olacaktır. Hep okur kalmamız dileğiyle.

1)CEMİL MERİÇ-BU ÜLKE

2)MUSTAFA KUTLU-MAVİ KUŞ

3)TOLSTOY-İNSAN NE İLE YAŞAR

4)SABAHATTİN ALİ-KUYUCAKLI
YUSUF

5)JOSEP SARAMAGO-KÖRLÜK

6)EMİLE ZOLA-KADINLAR
CENNETİ

7) HALİT ZİYA UŞAKLIGİL-MAİ
VE SİYAH

8)HALİDE EDİP ADIVAR-SİNEKLİ
BAKKAL

9)PEYAMİ SAFA-DOKUZUNCU
HARİCİYE KOĞUŞU

10) YAKUP KADRİ
KARAOSMANOĞLU-KİRALIK KONAK

PAYLAŞ
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. Aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesi'nde İnsan Kaynakları Yönetimi alanında yüksek lisansımı tamamladım. Perakende ve üretim sektörlerinde farklı şirketlerde İnsan Kaynakları Profesyoneli olarak çalıştım. Daha sonra global bir danışmanlık şirketinde İnsan Kaynakları Danışmanı olarak İnsan Kaynaklarının tüm süreçlerinde farklı sektördeki şirketlere danışmanlık verdim. Şuanda bir perakende şirketinde İnsan Kaynakları Müdürü olarak kariyerime devam ediyorum.

10 YORUMLAR

  1. Gerçekten neden kitap okumamız gerektiğini bizlere çok iyi anlatmış tebrikler, beni çok derinden etkileyen bir kitabı da sizler ile paylaşmak isterim Victor Hugo’nun başyapıtlarından birisi olan Sefiller kitabını da buradan bütün okurlara öneriyorum.

  2. Gençler için kişisel gelişim kitabı olarak Prof. Dr. Fuat Başgil’in Gençlerle başbaşa kitabını,
    Roman olarak da Elif Şafak’ın ”Aşk” kitabı ve Stefan Zweig’in ”Bilinmeyen bir kadının mektubu” kitabını tavsiye ederim.

  3. İsmail Bey kaleminize sağlık. Lakin ben de müsaadenizle birkaç şey eklemek isterim. Okumanın da kendi içinde kaideleri var. Etrafımda çok görüyorum. Beyefendi bir haftada koskocaman Karamazov Kardeşleri bitiriyor. “Yahu ne anladın?” diye sorunca da “Yahu bir tane haysiyetsiz adamın üç tane “zıpır” çocuğu var onların başından geçenleri anlatıyor.” Ee çüş be adam. Keşke kitabı eline almadan önce bi’ muhtevasına baksaymışsın.
    Üzerine akademik makaleler yazılan, psikolojik çözümlemeler yapılan, teolojik çözümlemeler yapılan… romanı sathi okumayla okudum de. Üstat Peyami Safa da boşuna “Öğüterek okumak. Kitabın ana fikirlerini taşıyan cümleleri ağır ağır hatta birkaç defa okuduktan sonra onu kendi kendimizle münakaşa etmeliyiz.” tavsiyesini vermemiş. Hülasa etmek gerekirse sizin de yazınızda belirttiğiniz gibi okumak, anlamak ve muhakeme etmek gerek. Nice “Meçhule Açılan Kapı”larda buluşmak niyetiyle. Selametle.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here