Üç tane kahve tutkunu arkadaşın Amerika’daki iyi kahve sorununa karşı hem kendi ihtiyaçlarını karşılamak hem de insanları iyi kahveyle buluşturmak amacıyla Nisan 1971’de açtıkları bir kahve dükkanı. Adı ise Moby Dick adlı kitaptaki geminin kaptan yardımcısı Starbuck’tan gelmektedir. Sadece kavrulmuş kahvenin paketlenerek satılması için açılan bir mağaza olan Starbucks 1984 yılına kadar çekirdeğin dışında içecek olarak kahve satışı yapmamıştı.
Peki Starbucks şu anki haline nasıl ulaştı? 1982 yılında şirkete katılan Howard Schultz (kahve sektörünü yeniden yapılandıran isim) sayesinde. Brooklyn’de sosyal konutlarda kötü hayat şartları altındaki ailenin en büyük çocuğu olarak erken yaşta hayata atılmak zorunda kalmıştır. Spor bursuyla Northern Michigan Üniversitesine giden Howard mezun olduktan sonra Xerox’ta işe başlamıştı. Daha sonrasında Hammarplast adlı ev aletleri şirketinde çalışmaya başladı. Çalışırken çok fazla sipariş veren küçük bir firma dikkatini çekmişti. Starbucks.
Her şey bundan sonra başladı. Schultz’un Seattle ziyareti onu Starbucks’a aşık etmişti. Ait olduğunu hissettiği yere gelmek için yüksek maaşını ve pozisyonunu bırakmayı bile göze almıştı. Ama yenilikçi düşünceleri yüzünden markaya zarar vereceğini düşünen Jerry ve Gordon onu işe almayı kabul etmediler. Büyük hayal kırıklığına uğramasına rağmen ısrarından vazgeçmeyen Schultz kendini kabul ettirdi ve işe girmeyi başardı.
1983 baharındaki Milan seyahatinde karşılaştığı espresso barları ve baristalar Starbucks’ın bu hale gelmesindeki en büyük etken haline gelmiştir. Ne yazık ki bu fikri denettirmeyi başarsa da Starbucks’a entegre edemedi ve yeni bir kafe girişimi başlatmaya karar verdi. Il Giornale. Kurulduğu gibi yatırım aramaya başlayan Schultz ilk yatırımını bizzat Starbucks’tan almıştı. 1986 yılında açılan Il Giornale 1987 yılına kadar faaliyetlerine devam etti. Dönüşüm ise bu tarihte başladı. Il Giornale Starbucks’ı satın aldı ve Starbucks adı altında birleşti. Schultz evine geri dönmüştü.
Şirkete gelir gelmez yaptığı ilk işlerden birisi çalışma şartlarını iyileştirmek oldu. Buna sağlık sigortasıyla başlayıp her çalışanı birer partnere dönüştürmeyle devam etti. 1991 yılında ‘Bean Stock’ adını verdikleri yöntemle her çalışanı birer ortak haline getirdiler. ‘Bean Stock’ çalışanlara prim yerine hisse senedi verilmesi olarak tanımlanabilir. Çalışanlar kendi değerlerini kendileri yaratacaklardı.
Howard için şirketin temeli yönetim ekibi, iyi tesisler ve güçlü bir bilişim ağından geçiyordu. Bunlar düzgün işleyene kadar Starbucks’ın para kaybedeceğine inanıyordu. Bunun için 1987-1989 yılları arasında temeli oluşturdu. Bu süreçte şirket yaklaşık 2.3 milyon dolar kaybetti. Ama doğru yöneticileri, gelişmiş tesisleri ve güçlü bilgisayar sistemini oluşturmayı başaran Howard 1990 yılındaki kar ile öngörülerindeki haklılığını doğrulamış oldu.
1992 yılında halka açılan Starbucks beklenen hisse değerlerinin çok üstünde açılış yaparak büyükler ligine hızla giriş yapmıştı. Her yıl düzenli olarak büyüme gösteren Starbucks 1991 yılında 50, 1992 yılında 100 tane mağaza açılışı yaptı. Aynı mali dönemler içerisinde spesiyalite kahve pazarı girişimcilerin dikkatini çekmişti ve yeni Starbucks türevleri ortaya çıkmaya başlamıştı. Bunun üzerine Starbucks ülke içi yayılımını hızlandırarak karşılık vermişti.
Starbucks bu karışıklıklar içerisinde olmasına rağmen yeni ürün ve fikirler geliştirmekten vazgeçmedi. Girişimcilik ruhundan kopmayan Starbucks’ta en çok bilinen ürünlerden biri keşfedildi ‘Frappuccino’. Schultz’un veto etmesine rağmen ürüne inancından vazgeçmeyen Howard Behar sayesinde yaz aylarının vazgeçilmez ürünü ortaya çıktı.
1994’te Pepsi ile yapılan ortaklık anlaşması ile şişede veya teneke kutuda soğuk kahve gibi yeni kahve mamulleri yapılması hedeflenmişti. AR-GE çalışmalarıyla yeni bir ürün keşfetmişlerdi ‘Mazargan’. Fakat ömrü uzun olmayan bu ürün başarılı olamamıştı. Pepsi ile yapılan ortaklık tehlikeye girmişti. Bu olayın üstüne 1995’te piyasaya çıkan Frappuccino çare olacaktı. ‘Şişelenmiş Frappuccino’. Pepsi yöneticilerini heyecanlandıran fikir üzerine yoğun AR-GE çalışmaları yapılmış ve sonunda ürün test amaçlı sadece ABD’nin batı yakasındaki süper marketlere dağıtılmasına rağmen talepleri aşarak başarıya ulaşmıştı.
Peki Starbucks’ın Müzik CD’si sattığını biliyor muydunuz? 1995 yılında piyasaya sürülen caz ve blues derlemesi olan ‘Blue Note Blend’ beklentilerin çok üstünde 75.000 adet satarak plak sanayisini şaşırtmıştı. Yıl sonuna üç ilave CD derlemesi daha çıkarmışlardı.
Ülke içinde önde gelen spesiyalite kahve markası olma hedeflerine beklenenden hızlı ulaştığını fark eden Schultz’un yeni hedefi dünyanın en tanınmış ve saygın kahve markası olmaktı. Bunun üzerine 1996 yılında Japonya pazarına girerek ilk adımı atmış oldu.
Starbucks için kahvenin kalitesi her şeyden önce geliyordu. Şirket büyümesine rağmen ürün kalitesi, her zaman görev listesinin en üstünde yer almaktadır. Fakat Starbucks markasının temeli sadece kahveden ibaret değildir. Howard Schultz’un dediğine göre misafirler üç sebepten ötürü Starbucks’a gelir: çekirdeğin kalitesi, misafire verilen değer, mağaza habitatı.
2008 ekonomik krizi ile müşterilerin maliyeti azaltmak için ucuz kahveye yönelmesi yüzünden büyük darbe alan Starbucks yenilenme dönemine girmiş bulunmaktaydı. 2007’nin aynı aylarına oranla 2008’de karı %28 düştü. 2008 yılında 600, 2009 yılında 300 mağaza kapatmak zorunda kalan Starbucks 6.700 işçiyi de işten çıkardı.
2000 yılında CEO koltuğundan İcra Kurulu Başkanlığına taşınan Schultz kriz sonrası koltuğa tekrar geçti. Göreve geldiği anda tüm çalışanlarına yeni oluşan bürokrasi düzeninden çıkıp müşterilerle duygusal bağları tekrardan canlandırmaları gerektiğini hatırlattı. Müşterilerle fikir alışverişinde bulunmak için ‘My Starbucks Idea’ adlı program oluşturuldu. Programın aracılığıyla müşterilerin ürünler, hizmetler, düzen, reklam, sosyal sorumluluk, mağaza içi müzik ve benzeri her şey hakkında görüşleri alındı.
2008 krizinden sonra Starbucks müşteri ilişkilerini ve kaliteye verdikleri önemi tekrar ortaya çıkarmak durumda kaldı. Müşterilerinin fikirlerini dinleyerek güven tazelediler. Sosyal medyanın yükselişini görüp yatırımını yapan Starbucks insanların sempatisini kazandı.
2018 yılı verilerine göre 29 bin 324 tane mağazası bulunmaktadır.
Starbucks 2018 Eylül ayı verilerine göre 291.000 kişiyi istihdam etti.
2018 yılı için 24.7 milyar dolar net gelir elde etmiştir.
2018 net kazancı ise 4.5 milyar dolardır.
Üç arkadaş atıldığı bu maceranın buraya gelebileceğini bilebilirler miydi acaba? Peki karanlık sokaklardan çıkan parlak bir çocuğun böyle bir şirket yaratabileceğini bilebilir miydik? Yerinde duranların değil de harekete geçenlerin kazandığını bilmemize rağmen neden hala harekete geçmiyoruz?
Kaynakça
https://www.businesstoday.in/
https://www.forbes.com/
https://investor.starbucks.com/
Pour Your Heart Into It: How Starbucks Built a Company One
Cup at a Time – Howard Schultz