Orta Çağ’da Avrupa nüfusunun yüzde 60’ı vebadan öldü. Yani bu demek oluyor ki salgın Orta Doğu, Çin ve Hindistan da dahil olmak üzere neredeyse bütün dünyada 75-200 milyon kişinin yaşamını yitirmesine sebep olmuştur.
Kara Ölüm, Kara Veba ya da Büyük Veba Salgını, bu isimlerden bir ya da birkaçını elbette duymuşsunuzdur. Peki ya nedir bu salgını bu kadar büyük yapan, hiç merak ettiniz mi?
1347-1351 yılları arasında Avrupa’da boy gösteren Veba, Yersinia pestis olarak bilinen bakterilerin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Avrupa’yı çok büyük bir yıkıma uğratmıştır.
Asya’nın güney batısında başlayarak 1340’lı yılların sonlarında Avrupa’ya ulaşmıştır. O dönemde Orta Çağ’da Avrupa nüfusunun yüzde 60’ı vebadan öldü. Yani bu demek oluyor ki salgın Orta Doğu, Çin ve Hindistan da dahil olmak üzere 75-200 milyon kişinin yaşamını yitirmesine sebep olmuştur.
Bakteri önce dolaşım sistemini dolaşıyor, bağışıklık sistemini çökertiyor ve vücutta tahmin edemeyeceğimiz kadar hızlı şekilde yayılmaya başlıyor. Ardından salgı bezleri şişiyor ve insan vücudunda büyük kabarcıklar çıkmaya başlıyor, insanlar çürümeye başlıyor ve korkunç bir görüntü oluşturuyordu.
Yüksek ateş ve iç organlardan kaynaklanan kanamalar bütün veba türlerinin ortak belirtileri arasında yer alır. Hem bulaşıcı hem de ölümcüldür.
Eski resimlere, çizimlere baktığımızda böyle fotoğraflar görmek mümkün. Yerde yatan insanlar, maskelerle sürüklenen ceset torbaları…
Peki ya nasıl başladı?
İlk olarak Çin ve Ortaasya’da başladı Veba.
1347’de Kırım’da bir Ceneviz ticaret merkezini kuşatan Moğol ordusunun vebalı cesetleri mancınıkla kentin içine atmasıyla Avrupa’ya taşındı.
Salgınlarının geçmişi Hitit dönemine, MÖ 14. yy.’a kadar dayandığı iddia edilir. Ama gerçek şudur ki insanoğlunun toprakla haşır neşir olması ile başlamıştır.
Doğal toprakların yok edilmesi, hayvanların yaşam alanlarının işgali, üzerinde yaşayan canlıları (pire, sivrisinek, sıçan, kene) insanların yaşam alanlarına girmeye zorladı. Bu hayvanlarda beraberlerinde veba, tifüs ve sıtma gibi daha bir çok bulaşıcı hastalık taşıdılar. Ancak kimse sıçanları, fareleri bu nedenleri akıl etmiyor, doktorlar, havadan kaynaklı olduğunu söylüyor, din adamları ise tanrının insanoğluna vermiş olduğu ceza olarak nitelendiriyordu. Hatta yaşanan toplu ölümlerde din adamlar halkı toplayarak beyin yıkamaya çalışıyordu.
Kara Veba, Roma Katolik Kilisesi için büyük bir darbe olmuştur. Otorite ciddi şekilde sarsılmıştır. Çünkü o dönemde tanrının sadece zengin insanlara değer verdiği düşünülüyordu ancak veba herkesi sardı.
Kiliseye yardım yapınca, tanrının kendilerini seveceğini düşünenler de bu işte bir terslik olduğunu anladılar. Çünkü kilise, belli bir miktar para karşılığında günahların hepsinin silineceğini, öldükten sonra cennette onlara yer vereceğini söylüyordu.
Papa hastalığı durduramıyordu. Ron nehrini kutsayıp, tanrıdan medet umuyor ve insanların orada yıkanmasını istiyordu ancak bu da vebanın daha hızlı yayılmasına sebep oluyordu.
Yahudiler kazıklara geçirildi, şarap fıçılarına konulup Ren Nehri’ne atıldı.
Museviler, Müslümanlar, yabancılar, dilenciler başta olmak üzere azınlıklara zulmedilmesine yol açtı. Toplu şekilde katletmeye başladılar.
14. yüzyılda bu salgına “Büyük Ölüm” dense de, daha sonraki yıllarda “Kara Ölüm” olarak tanımlanmıştır. Bunun sebebi de, genel inanca göre, bu hastalık sonucunda deri altı kanamalar yüzünden derinin siyaha dönmesidir.
“İbn-i Sina (980-1037)’ya göre veba; durgun sular, gömülmeyen çürümüş cesetler, kayan yıldızlar, göktaşları, şiddetli ve sıcak rüzgarlar, yağmursuz fırtına nemliliği gibi hava ve toprak etkenleriyle havanın bozulmasından kaynaklanır. Çağdaş bir deyim kullanmak istersek, atmosfer kirliliğindeki değişiklikler.”
Yukarıda resimde gördüğünüz maskelerden kullanıyorlardı. Çünkü gaga gibi gözüken maskenin ucuna şifalı bitkiler dolduruyorlar, böylece maskeye rağmen solumak zorunda kaldıkları havanın temizlendiğini düşünüyorlardı.
Venedikliler vebaya çözüm olarak Lazaretto Vecchio adasında tarihteki ilk yalıtılmış hastaneyi kurdular. Hastalığın belirtilerini gösterdiği düşünülen insanlar derhal şehirden çıkarılıp adaya götürülüyordu. Ada bugün de çok ıssız ve tenha.
Oraya götürülen çok az insanın hayatta kaldığını, adada yürürken iskeletler üzerinde yüründüğü söyleniyor. Bu uygulama sayesinde sağlıklı olan insanların da hayatı kurtulmuştur. Bu da vebaya karşı alınan bir çeşit önlemdi.
12. ve 13. yüzyıllarda Venedik, Doğu ile ticaretin olmazsa olmazıydı, merkezde o yer alıyordu. Önlem alınması gerekliydi, alınan önlemlerin daha da büyütülmesi gerekiyordu. Ticaret hastalığı yaymada büyük bir etkendi. Çünkü mallara da bulaşmış oluyordu, ya da birlikte gelen hastalık taşıyan sıçanlar, fareler ve diğer hayvanlar da ticaretle birlikte geliyordu.
Karantina ne demek? Karantina kelimesinin kökeni nedir? Dünyadaki ilk karantina ne zaman uygulandı? Dünyada ilk karantina nerede uygulandı gibi soruların cevabına geldi sıra.
Venedik Cumhuriyeti, dünyadaki ilk karantina sistemini kurumsallaştırmış oldu çünkü 40 gün karantina altına alma sistemini uygulamaya geçirdiler. Normalde yalıtım 30 gündü, 40 güne çıkardıklarında ‘Terentino’ ismi ‘Quarantino’ ile değişmiş oldu (İtalyanca ‘quaranta’ (40) kelimesinden türetilmiştir).
40 sayısının belli başlı önemleri olduklarına inandıkları için 40 sayısını seçmişlerdir. Kimi teoriye göre kutsal kitapta 40 çok fazla geçtiği için, kimi teoriye göre 4 sayısının özel bir önem taşıdığı Pisagor teorisi ile bağlantılı olduğu için gibi gibi.
Tarih boyunca birçok çözüm bulmaya çalışmışlar ancak kesin bir çözümü olmamış. İnsanlar ölünce hastalık da onlarla birlikte öldüğü için zamanla bitmiş. Ancak asıl sorun insanı öldürenin hastalık değil daha çok cehalet olmasıymış. Bunların sonucunda tıp ilerledi, kilise önem kaybetti ve dünyadaki gelişmeler hızlandı.