– Nietzsche – Bugün benim için çok önemli bir gündü – yeniden içine girdiğim, biraz farklı ama yine güzel olan master maceramın ilk gerçek ders günüydü. Bilgi Üniversitesi’nde kendimi yabancı gibi hissetmedim – sanırım her tarafta yeşillik olması, çimlerin üstünde yatan, sohbet eden öğrencilerin olması beni eski okulumdaymışım gibi hissettirdi.
Bugünkü dersimiz çalışma/iş davranışları idi. Genel bir tanışma-dersi tanıtma ve giriş konularının anlatıldığı bir ders oldu, temel konularımız açıklandı; motivasyon, liderlik, grup çalışmaları, güç… Hepimizden bir konu seçmemizi ve dönem sonunda bu konu üzerinde bir sunum yapmamızı istediler. Aslında ben blog için bir konu üzerinde araştırma yapıyordum, bu yüzden hemen belirlemiş oldum;
Liderlik.
Ayrıntılı çalışmamı dönem sonunda yapacağım sunumumla birlikte yazmaya karar verdim ama şimdilik sadece neden bu konuyu seçtiğimi anlatmak istiyorum.
Sosyal sorumluluk benim için çok önemli ve hassas bir konudur, üniversitede bunun üzerine çok yoğunlaşamamıştım, belki de sadece kendimi rahatlatmak için ufak yardımlarda bulunuyordum. Özel sektörde çalışmaya başlayınca kurumsal sosyal sorumlulukta kesinlikle görev almak istedim, sonuçta belli bir yerden kaynağımız/desteğimiz var ve aklımızdakileri daha rahat yapabiliyoruz.
Kurumsal sosyal sorumluluk aslında çok ilginç dinamikler barındırır kendi içinde. Belki bu konuda daha sonra uzun uzun maceralarımı anlatırım ama şimdi konumuz farklı. Söyleyebileceğim tek şey bu konuda reklam yapma arzusuyla dolaşan insanlara pek katlanamadığım…
Neyse, işe başladığım ilk sene bu takımda yer aldım ve 6 ay sonra takım liderinin iş yoğunluğundan dolayı takımdan ayrılmasıyla takım lideri oldum. Yaklaşık 10 kişilik dağınık bir gruptuk, zaman geçtikçe kopuyorduk birbirimizden ve ben lider olduktan sonra toplamda 4-5 kişi ile tüm projeleri yürütmeye başladık.
Kendimi çok iyi bir takım lideri olarak görmüyorum, ne kadar zor olduğunu görmek benim için çok farklı bir deneyimdi zaten. Her şeyden önce diğer takım üyelerine göre hem yaş hem deneyim olarak en ‘junior’ olan bendim ve lider olmam hiç problem/soru işareti yaratmadı dersem yalan olur. Ama sosyal sorumlulukta çok fazla motivasyon ve bilgi sahibi olduğuma inanıyorum.
Takımda olalı yaklaşık 1 yıl oldu ve bu 1 yıl boyunca proje/takım liderleriyle ilgili bir takım noktalar belirdi kafamda;
* Öncelikle lider dediğiniz kişi belli konuda en deneyimli olan kişi midir, yoksa konudan bağımsız iş hayatında en deneyimli olan kişi midir, en güç sahibi olan mıdır yoksa başka bir şey mi?
* Eğer sadece müdür pozisyonlarından gerçek anlamda proje lideri olursa, daha alt seviyelerdeki arkadaşların gelişmesini ve kendi limitlerini görmelerini nasıl sağlayacağız?
* Lider dediğimiz kişi proje/insan yönetimi ile ilgili belirli eğitimler almadan tüm koordinasyonu düzgün yapabilmekte midir yoksa eğitim şart mıdır?
* Konu, zorunlu yaptığımız görev tanımlarının dışına çıkıp bu hikayedeki gibi gönüllü takım ve projelerle ilgili olduğunda, lider takım üyelerine baskı uygulamalı mıdır, yoksa herkesin istediği zaman çıkıp girmesine müsamaha mı göstermelidir?
…
Aslında bu sorulardan çok var tabii ki, sanırım biraz etrafımdan duymak istiyorum neler hissettikleri ve düşündükleri ile ilgili. Belki aldığım yorumlarla dönem sonunda yapacağım sunumun genel hatlarını da belirlemiş olurum.
Umarım güzel yorumlar gelir… 🙂
Kaynak: Sibel Karamaraş