Bilim ve teknolojinin birbiriyle adeta yarışırcasına ilerlediğine, geliştiğine ve evrildiğine hepimiz şahit olmaktayız. Çağdaş yaşam olarak adlandırdığımız şu dönemi etkileyen bilim ve teknolojiyi idrak edip bu bakış açısıyla birlikte anlamaya çalışmamız ve değerlendirme yapmamız gerekir (İnam, 2016:1). Bilim ve teknoloji birbirini besler Ahmet İnam’ın da söylediği gibi bilim ve teknoloji bilim-tek olmuş durumda yani bir elmanın iki yarısı gibi birbirini tamamlamaktadır. (İnam, 2016:1). Bilimin geçmişini incelersek ilk çağlarda insanların var olmasıyla birlikte bilim de var olmaya başladı ve var olmaya başladığı günden modern olarak adlandırabileceğimiz şu günlere kadar birçok gelişme göstermiştir (Tiryaki,2017:2454). Bilim geliştikçe teknolojide gelişmiştir ikisi de bir dişlinin çarkları gibi birbirine bağlıdır. Öyle ki bilim ve teknoloji hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru haline geldi neredeyse yaşam bağıyla bir birimize bağlandık ve bu bağ , var oluşun insana sunduğu olanaklardan yararlanıyor (İnam,2016:7).Günümüzün teknolojisini incelediğimizde daha önceki medeniyetlerde bulunan teknolojilerden birçok manada farklılık gösterdiği görülmektedir (Demir,1981,6).Teknolojinin geçmişine baktığımız zaman teknoloji yardımıyla üretilen ürünler teknoloji öncesinde ise deneme yanılma yoluyla yapıldığını görmekteyiz (İnam,2016:1) Günlük yaşantımıza yaptığı olumlu katkıları da unutmamak gerekir en basitinden örnek vermek gerekirse şu an bu yazıyı yazarken yararlandığım kaynakların internet ortamına aktarılmasıyla bu kaynaklardan en verimli şekilde yararlanmaktayım. Bilim ve teknolojinin yardımı olmasaydı belki de bu kaynaklara erişmem imkansızlaşırdı. Bunlar günlük hayatımıza yaptığı olumlu örneklerden sadece bir tanesi. Teknoloji ve bilim endeksli ilerleyen insan yaşantısı tamamen sıkıntılarını arkasında bırakabilmiş değil (İnam,2016:1). Doğa olayları karşısındaki savunmasızlığımız ve bu durumun önüne geçemeyişimiz devam etmektedir (İnam,2016:1). Tabi teknolojinin günlük hayatımıza yaptığı etkilerin dışında iş yaşamını da (genel manada aklınıza gelebilecek her şey) etkilemektedir ve bizim bu etkileri anlayabilmemiz için bilgi sahibi olmamız, incelememiz lazım.
Üretim hepimizin bildiği ve bize okulda öğretilen basit haliyle insanların ortaya çıkan ihtiyaçlarının ürün veya hizmet olarak karşılanmasıdır. Bu tanımdan da anlayabileceğimiz üzere teknoloji ve insanlar (İş gücü ve tecrübeyi kast ederek) yardımıyla ürettiğimiz şeyler aslında bir ürün olmaktan çok bir değerdir ve buradaki en önemli şey biz üründen çok değer olan ürünleri ihtiyaçlarımızı gidermek amacıyla kullanıyoruz ve kimi zaman bu değerleri gözden kaçırıyoruz. Üretim yaparken ortaya çıkan değerler de teknoloji ve bilimin gelişmesiyle birlikte evrilmiştir. Bu değişimler gerçekleşirken bazı olumlu ve olumsuz sonuçları da beraberinde getirmiştir.
Bilim-Tek’in oluşturduğu en önemli sorunlardan biri ise insan gücü, bilgisi ve tecrübesinin gerekli olduğu durumlarda bile teknik beceri ve zanaatkarlık kültürünü hiçe sayarak sadece ekonomik amaçlarla kararlar tek bir pencereden ele alınarak verilmekte olmasıdır. Her işte ,her durumda makinelerin ve bilgisayarların egemen olduğu bir iş dünyasına bir hayata doğru sürüklenmekteyiz.
Teknoloji ve teknoloji sonucu ortaya çıkan sistemler kurumların (örgütlerin) başarıya ulaşması için büyük önem arz etmesine karşın asıl başarıyı getiren unsur insan kaynağının sahip olduğu kriterler ve niteliklerdir. (Sezgin, 2005:318). Nedeni ise bu araçların kullanımını sağlayan yönetim sistemi adı altında toparlayabileceğimiz veri tabanları vb. birçok sistem aracını kullanan ve çeşitli karar alanlar insanlardır (Sezgin,2005:318). Bu durumun göz ardı edilmesiyle birlikte ortaya birçok sorun çıkar. Teknolojide yaşanan gelişmelerle birlikte makineleşme arttı ve insan iş gücü kullanımı da azalma göstermeye başladı ve bununla birlikte bir çok alanda uzmanlaşmanın önemini arttırdı, yeni ihtiyaç ve beklentilerin değişime uğramasıyla beraber yeni iş alanları ortaya çıktı ve bu durum sebebiyle mevcut işlerin yeniden düzenlenmesi, geliştirilmesi büyük önem arz etmeye başlamıştır. (Çelikten, 2005).
Dikkat etmemiz gereken en önemli noktalardan biri ise zanaatkarlık bilgisi ve kurumsal bilgiyi karşı karşıya getirmememiz gerektiğidir. Bilim ve teknoloji; insanın içinde var olduğu dünyayı anlayıp ihtiyaçlarını, beklenti ve isteklerini adil bir siyasi düzenle, toplum ilişkileriyle kendi var oluşunu gerçekleştirerek ve diğer insanları da düşünerek adilce yaşama fırsatını sunuyor bize (İnam,2016:10). Bizim bu bilinci düstur edinmemiz gerekiyor ve bunun için çaba göstermeliyiz. Zaman zaman bu düsturu göz ardı etmemiz sebebiyle bazı olumsuzluklar yaşanabilir.
Zanaatkarlık bireylerin geçimlerini sağlayabilmek için yetenekleri öğrenerek sunmasıdır (Osmanlı, 2017). Kurumsal bilgi ise örgüt olarak gerçekleştirilen faaliyetlerin ve gereklilikler sonucu elde edilen araştırmalar sonunda elde ettiğimiz çıkarımlar vasıtasıyla meydana gelir (Özdemirci&Aydın2007:168). Doğru iş analiziyle birlikte insan iş gücü ve tecrübesiyle birlikte bilim ve teknoloji yardımıyla en verimli ve en etkili sonuç elde edilir. Zaten iş analizinin en önemli gayesi ise bir işin daha az maliyetle, mümkün olan en kısa zamanda ve daha kolay yapılabilecek duruma getirilmesidir (Örücü&Mortaş,2005:2). Bu durumun en güzel örneği maden üreticiliğidir.
Maden çalışmalarının tarihi çok eski tarihlerden itibaren süre gelmektedir (Yaşar&İnal&Yaşar&Kaya,2015:1). Hem insan iş gücü ,bilgisi ve tecrübesinden yararlanılabilen ve Teknoloji, bilimden yararlanan, bütünleşebilen sektörlerden birisi de madencilik sektörüdür. Modern yaşamın bize sunduğu teknolojiler sayesinde gelişen yazılım teknolojileri aracılığıyla yeryüzünde oluşturduğu etkilerin hesaplanmasında büyük rol oynamaktadır (Arca&Kutoğlu,2017:37). Teknoloji, bilim ve insan tecrübesinin harmanlandığı bu durum en güzel örneklerden biridir. Üretimin yönetilmesi, sahip olduğumuz kurumsal bilgi geçmişimiz ve doğru bir iş analiziyle birlikte sahip olduğumuz hammadde, iş gücü ve diğer kaynaklarımızı doğru yöneterek olumlu bir şekilde kullanmış oluruz böylelikle. İş analizi ise en yalın anlatımıyla işin benliğini, kendisini ifade eder (Örücü&Mortaş,2005:1). Bir işin olumlu veya olumsuz yönlerini belirleyerek o işle ilgili çözüm yolu önerileri getirebilmemiz için iş analizinden yararlanmamız büyük önem arz eder. İnsanlar toplayıcılığı bırakıp üretime yönelmeye başladığı dönemden itibaren madene duyulan ihtiyaç devam ederek günümüze kadar ulaşmış (Daş&Arık&Öztürk&Altay,2012:79). Madencilik sanayileşmiş ve sanayileşme sürecinde olan birçok ülkenin ekonomisini etkileyen faktörlerin başında gelmiştir. Madenin keşfedilip kullanılmaya başlandığı günden itibaren yaşam şekillerini yönlendirmiştir (Daş&Arık&Öztürk&Altay,2012:79).
Türkiye’de madencilik tarihini incelediğimizde çeşitli gelişme ve ilerlemelerin olduğu görülmektedir. İlk çağ dönemlerinde günlük ve basit eşyaların üretimi sağlamak için kullanılmıştır bunun örneklerini görmekteyiz. Günlük yaşantıda aksesuar olarak kullanılan yüzüklerin üretiminde madenlerin kullanılmasının ilk örneklerini M.Ö 3000 yılında görmekteyiz (Akbudak&Gölbaşı&Başıbüyük,2017:525). Zamanla bilim ve teknolojinin etkisiyle birlikte gelişme göstermiş tunç, bakır, bor vb. çeşitli maden türlerinin çıkarılarak üretime kazandırılarak çeşitli ürünlere dönüştürülmüştür. Tabi dünyada ve Türkiye’de de insanların – madenlerden çıkarılan materyallerin işlenerek- artan istek ve ihtiyaçlarının giderilmesi gerekliliği doğmaya başlamıştır. Bu durum sonucunda alınması gereken önlemlerin alınmaması ve doğru iş analizi yapılmayıp iş güvenliğini hiçe sayan bazı tedbirsizliklerden dolayı iş kazaları meydana gelmiştir. Ülkemizde ve tüm dünyada madencilik iş kazalarının yüksek olduğu iş alanlarından biridir (Bayraktar&Uyguçgil&konuk,2018:86). Türkiye’de yaşanan iş kazaları sonucu yaşanan ölümlerin incelediğimizde her iş alanından olmasına rağmen en çok dikkat çeken iş alanı olarak madencilik bulunmaktadır (Bayraktar&Uyguçgil&konuk,2018:85). Türkiye’de meydana gelen iş kazaları ekonomiye büyük hasarlar vermekte olduğu görülmektedir ve üretim kaybına sebebiyet vermekte ve asla görmezden gelemeyeceğimiz bir nokta ise yaşanan can kayıplarıdır. Üretim hattının kesintiye uğramaması için alınacak önlemler büyük önem arz etmektedir (Özfırat,2014:755). Üretim hattının sekteye uğraması maddi anlamda olumsuz etkiler açığa çıkarır. (Bayraktar&Uyguçgil&konuk,2018:85). İş kazasıyla ilgili birçok tanıma rastlamaktayız 5510 sayılı sosyal sigortalar kanunun 13. Maddesinde yer alan iş kazası tanımını incelersek sigortalı çalışanı yürütmekte olduğu iş nedeniyle hemen veya sonrasında bedenen ve ruhen engelli hale getiren olay olarak tanımlanmıştır (Erdugan&Türkan,2017:462).
Çalışanların sahip olduğu eğitim düzeylerinin eksikliği, iş sağlığı ve güvenliği alanında yetişmiş personelin yetersiz sayıda olması küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin kurallara uymamaları iş müfettişlerinin ve yaptıkları denetimlerin yetersizliğinden kaynaklı iş kazalarının giderek artmasına sebebiyet vermektedir (Öçal&Çiçek,2017:628). İş kazası, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği kanunun yaptığı tanımlamaya göre iş yerinde veya işin yürütülmesinden kaynaklı gerçekleşen, ölüme sebebiyet veren vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen zarara uğratan olay şeklinde tanımlandığı görülmektedir (Öçal&Çiçek,2007:627). Finansal yapı bakımından sahip olduğu kaynakları sınırlı olan işletmelerin eski teknolojiye sahip olmaları iş sağlığı ve güvenliği politikalarını önemsememeleri ve uygulamadıkları gözlenmektedir (Bayraktar&Uçgil&Konuk,2018:89). Bu nedenle ortaya çıkabilecek iş kazalarına davetiye çıkarmaktadırlar. Yapılan çalışmalar sonucunda gösteriyor ki küçük ölçekli işletmelerin gerçekleşen kaza sıklık oranları ve kaza riski ölçek olarak daha büyük olan işletmelere göre daha fazla olduğu gözlenmektedir (Bayraktar&Uçgil&Konuk,2018:89). Büyük ölçeğe sahip olan işletmelerin iş kaza kayıtlarının arşivleştirilmesi ve gerekli kurumlara bildirilmesi konusunu önemli olarak görmektedirler (Bayraktar&Uçgil&Konuk,2018:89).
Fakat gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmaması sonucu ortaya çıkan facialar sonucunda maddi ve manevi olarak büyük maliyetlere katlanılmak zorunda kalınıyor oysa ki alınabilecek küçük önlemlerle bu durum ortadan kaldırılabilir ve bu durumdan doğacak maliyetler de önlenmiş olur. İş kazalarının önüne geçebilmek için yapılması gereken ilk adım iş kazalarının değerlendirilmeye alınması ve kazaya sebebiyet verebilecek durumların nedenlerinin araştırılması gerekmektedir (S.Önder&M.Önder,2010.4)
İş kazalarının yaşanmasını önleyebilmek için bazı teknolojiler geliştirilmiştir. Yeraltı madencilik çalışmalarında bir çalışanın yakın çevresinde gerçekleşen olaylara ve aynı zamanda madendeki durumu ve havalandırma sistemlerini aynı zamanda kontrol edip bilgi alıp ona göre kararlar vermesi hem güvenlik açısından hem de verimlilik, etkinlik açısından büyük önem arz eder (Ersen&Öztürk,1989:6). Bunun için çeşitli sistemler geliştirilmiştir. Yeraltı kömür madenciliği sistemlerinin geliştirilmesinin amacı üretim sistemine olumlu etki edebilmek ve işçilerin güvenli bir alanda çalışabilmelerini sağlayabilmek için kullanılmaktadır (Ersen&Öztürk,1989:7). Bilgisayara dayalı idame ve kontrol sistemlerinin üç temel fonksiyonu vardır bunlar ise algılama, bilginin iletimi, analizi ve görüntülemesinden oluşmaktadır. (Ersen&Öztürk,1989:6). Madenlerde yaşanabilecek kazaların önlenmesinde kullanılabilecek diğer bir sistem ise izleme sistemleridir. Bazı izleme sistemleri belli başlı noktaları görüntüleyebilirken bazı sistemler ise yaklaşık olarak 1000 ve 1000’den fazla noktaya kadar maden kompleksinin izlenip kontrol altında tutulmasını sağlar (Ersen&Öztürk,1989:10). Madencilik sektöründe yaşanan olumlu gelişmeler sonucunda mekanizasyon uygulamasına geçilmeye başlanmıştır. İlk mekanik kazılar yapısal uygunluğu sebebiyle birlikte yeraltı kömür madenciliğinde kullanımına başlanmıştır (E.Dursun,2014:6). İlk olarak İskoçya’da patlayıcılar, insan gücü olmadan ve kesici alet ucu olarak demirin basınçlı hava ile birlikte kullanılması vb. çalışmaların ve sistemlerin uygulanmasına başlanmıştır Günümüzde yoğun emek ve iş gücü içeren işlerin çoğu artık makinalar tarafından yapılmaktadır(E.Dursun,2014:6). Tam mekanize sistemler daha yüksek kapasiteye daha güvenli olarak ulaşılabildiği için diğer klasik yöntem olarak adlandırabileceğimiz maden çıkarma yöntemlerine göre daha çok tercih edilir (E.Dursun,2014:6).
SONUÇ
Burada altını çizmek istediğim nokta en verimli sonucu elde edebilmek için teknoloji ve bilimin yardımıyla birlikte doğru iş analiziyle birlikte hem insan iş gücünü, zanaatkarlık kültürünü bir kenara bırakmadan ve de makinelerin bize sağladığı yani kurumsal kültürü doğru bir şekilde harmanlanmaktır asıl önemli olan. Bilim ve teknoloji insanın içinde var olduğu dünyayı anlayıp ihtiyaçlarını, beklenti ve isteklerini adil bir siyasi düzenle, toplum ilişkileriyle kendi var oluşunu gerçekleştirerek ve diğer insanları da düşünerek adilce yaşama fırsatını sunuyor bize(İnam,2016:10). Bilim ve teknolojiyi sadece insan işgücünün oluşturduğu maliyetlerin azaltılması ve yüksek kapasiteyle birlikte elde edilecek kar marjına ulaşmamızı sağlayan bir araç olarak yaklaşmamalıyız. Bir üretim gerçekleştirirken sadece insanların ihtiyaçlarını gideren ürünleri ücret karşılığında yerine getirmekten daha çok bir değer aracı ürettiğimizi unutmamalıyız. Bilim ve teknolojiyi insanların yararı için kullanmalıyız mesela yaşanan iş kazalarını ve can kayıplarını engelleyebilmek için yeni güvenlik sistemleri ve makinelerin üretiminde kullanabiliriz. Ne bilim ve teknoloji olmadan ne de sadece bilim ve teknoloji odağında yaşamımızı sürdürebiliriz yani diğer bir deyişle zanaatkarlık kültürü ve kurumsal kültürü harmanladığımızda en etkili ve en olumlu sonuçlara ulaşabiliriz. Bu durumun doğru bir analiz ve yaklaşımla sağlanabileceğini görmüş olduk. İnsanın yetersiz kaldığı ve bazı durumlarda ortaya çıkan eksikliklerin giderilmesi için bilim ve teknoloji yardımıyla yapılan ürünler, makinalar bu eksiklikleri gidermektedir. Çoğu zaman kurumsal bilgi ve zanaatkarlık birbirlerini beslemekte ve geliştirmektedir bu durumun en güzel örneğini madencilik sektöründe görmekteyiz. Madenlerin ilk keşfedilmesinden günümüze kadar gelen süreç içerisinde usta çırak ilişkisi adı altında nesilden nesile aktarılmasıyla birlikte ve zaman içinde sistemleşmesi, kurumsallaşmasıyla birbirini besleyen bir bütün haline gelmiştir.
Benim bu yazıyı yazmaktaki amacım gelişen bilim ve teknolojinin doğru kullanılarak iş yaşamında bizi olumsuz etkileyen durumların ortadan kaldırılabileceği ve bilim ve teknolojiden her alanda olduğu gibi iş yaşantımıza da iş analizi gibi çeşitli teknikler kullanılarak olumlu etki edebileceğini görmekteyiz. Umarım bu konu hakkında düşünmeye sevk ederek faydalı olabilirim.
KAYNAKÇA
Osmanlı, U. (2017). Zanaatkârlığın Tarihsel Dönüşümü Ve Richard Sennett’in Zanaatkârlık Kavramı/Historical Transformation of Craftsmanship and Richard Sennett’s Concept of Craftsmanhip. Journal of History Culture and Art Research, 6(3), 803-817.
Çelikten, M. (2005). Neden İş Analizi Yapılmalı?. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1(18), 127-135.
Yaşar, S., Serkan, İ. N. A. L., Yaşar, Ö., & Serkan, K. A. Y. A. (2015). GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BÜYÜK MADEN KAZALARI. Bilimsel Madencilik Dergisi, 54(2), 33-43.
Öçal, M., & Çiçek, Ö. (2017). TÜRKİYE VE AVRUPA BİRLİĞİ’NDE İŞ KAZASI VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ. Hak İş Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, 6(16), 616-637.
ÖRÜCÜ, E., & MORTAŞ, M. (2005). Kamu Kurumlarında İş Analizi Çalışmaları (Muğla Üniversitesi Örneği). Yönetim ve Ekonomi: Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 12(1), 25-37.
Sezgin, F. (2005). Örgütsel vatandaşlık davranışları: Kavramsal bir çözümleme ve okul açısından bazı çıkarımlar. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 25(1), 317-339.
Özdemirci, F., & Aydın, C. (2007). Kurumsal bilgi kaynakları ve bilgi yönetimi. Türk Kütüphaneciliği, 21(2), 164-185.
Bayraktar, B., Uyguçgil, H., & Konuk, A. (2017). TÜRKİYE MADENCİLİK SEKTÖRÜNDE İŞ KAZALARININ İSTATİSTİKSEL ANALİZİ. Bilimsel Madencilik Dergisi, 57, 85-90
Erdugan, F., & Türkan, A. H. (2017). Üç Yönlü Kontenjans Tablolarında Log-Lineer Model ile İş Kazası Verilerinin İncelenmesi. Karaelmas Science and Engineering Journal, 7(2), 462-468.
KUTOĞLU, H. Ş. (2017). TAŞKÖMÜR HAVZASINDAKİ TASMAN OLUŞUMLARININ YERYÜZÜ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN CBS İLE BELİRLENMESİ. Karaelmas Science and Engineering Journal, 7(1), 31-39
DURSUN, A. E. (2015). YERALTI KÖMÜR MADENCİLİĞİNDE MEKANİZASYONUN İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ AÇISINDAN ÖNEMİ. Selçuk Üniversitesi Mühendislik, Bilim ve Teknoloji Dergisi, 3(2), 1-9.
Burhan, D. A. Ş., Fetullah, A. R. I. K., ÖZTÜRK, A., & ALTAY, O. (2012). KROM MADENCİLİĞİ VE GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE İNSANLIK TARİHİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ. Batman Üniversitesi Yaşam Bilimleri Dergisi, 1(2), 77-88.
ÖNDER, S., & ÖNDER, M. (2010). TKİ’YE BAĞLI İŞLETMELERDE YARALANMALI İŞ KAZALARININ ANALİZİ. Bilimsel Madencilik Dergisi, 49(3), 3-12.
ERSEN, A., & ÖZTÜRK, M. (1989). Kömür Madenciliğinde Bilgisayara Dayalı İzleme ve Kontrol Sistemleri, Gelişimi ve Uygulama Alanları. Bilimsel Madencilik Dergisi, 28(3), 5-12.
İnam ,A.(2016) Teknoloji-Bilim İlişkisinin İnsan Yaşamında Yeri, YENİ TÜRKİYE
ÖZFIRAT, P. M. (2014). Bulanik önceliklendirme metodu ve hata türü ve etkileri analizini birleştiren yeni bir risk analizi yöntemi. Gazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dergisi, 29(4).
Tiryaki, S. (2017). The origin of scientific activities and science in ancient times Bilimsel faaliyetlerin kökeni ve Eski Çağ’da bilim. Journal of Human Sciences, 14(3), 2453-2471.
KAYDU AKBUDAK, İ., GÖLBAŞ, A., & BAŞIBÜYÜK, Z. (2017). KIRŞEHİR MÜZESİ ENVANTERİNDE BULUNAN YÜZÜKLERİN ARKEOGEMOLOJİK VE JEOARKEOLOJİK İNCELEMESİ. Journal of International Social Research, 10(52).