Altının simgesi olan Au Latince Aurum kelimesinden gelmektedir. Tarihi kayıtlara göre M.Ö. 3200 yıllarında Mısır’da darphanelerde altın çubuklar halinde şekil verilerek para olarak kullanılmaya başladı.
Amerika kıtasında Aztekler’in ve İnkalar’ında altına çok ilgili oldukları bilinmektedir. Aslında Yunan, İran, Makedonya, Asur, Sümer ve Lidya gibi bir çok medeniyette de altın çok önemliydi. k yerinde olur.
MÖ 550 yıllarında Lidya Kralı Krezos altını para olarak (sikke) bastırmış ve altının para olarak basılması ile de ticaret gelişmiştir.
2006 sonu itibari ile tarih boyunca çıkarılan altının 158 bin ton olduğu tahmin edilmektedir. National Geographic dergisinin 2009 Ocak sayısında “Tüm tarih boyunca sadece 161.000 ton altın çıkarıldı, bu miktar iki olimpik havuzu doldurmaya ancak yetiyor.” yorumu yer almıştır. Çıkarılan toplam altın miktarını onsu 1250 dolardan hesaplarsak 7 trilyon dolar edecektir. Dünyadaki altının %99’unun dünyanın çekirdeğinde yer aldığı varsayılmaktadır.
Bugüne kadar yeryüzünden çıkarılan bütün altının yarıdan fazlası hükümetlerin ve merkez bankalarının elindedir. Gerek her ülkede kâğıt para emisyonunun güvencesi olarak, gerek milletlerarası bir ödeme aracı olarak eskiden beri büyük önem taşıyan altın günümüzde de hala çok gündemdedir.
Altın en çok elektrik ve elektronik sanayilerde bağlantıların, terminallerin, baskı devrelerinin, transistörlerin ve yarı iletken sistemlerin kaplanmasında kullanılır. Üstüne düşen kızılötesi ışınların yaklaşık yüzde 98’ini yansıtarak geri çevirebilen ince altın levhalar, uzay elbiselerinin başlığındaki göz deliklerinde zararlı ışınlardan korunmayı ve uyduların yüzeylerinde sıcaklığın denetlenebilmesini sağlar. Ancak altın çoğunlukla takı ve süs eşyası içinde kullanır.
Merkez Bankaları Neden Altın Stoklar
Radikal haber sitesindeki köşesinde Uğur Gürses aynı başlıklı yazısında bakın bunun sebebini nasıl açıklamış.
“Merkez bankaları neden altın tutar? Geçmişte çok basit bir nedeni vardı: Merkez bankaları altın karşılığı para basmaya başladılar. Bastıkları banknotlar, kendilerine teslim edilen altınların makbuzu niteliğindeydi. Altın standardının terk edilmesiyle beraber, altın rezervleri merkez bankaları için uluslararası rezerv tutma işlevini görüyor.
Merkez bankaları ve altın konusu bu günlerde giderek ön plana çıkmaya başlıyor; çünkü gelişmiş ülkelerdeki parasal genişleme sonucu artan bir güven kaybının (örneğin euronun çökme olasılığı), olası bir hiperenflasyonun çokça konuşulup tartışıldığı bir gündem söz konusu. Bu gündem, altın tercihini canlı tutuyor. Bizde olduğu gibi, çok amaçlı olarak para otoritelerinin ilgisini de.
Soğuk savaş döneminde, ülke merkez bankalarının kasalarında bulunan altın stokları, olası bir sıcak savaş durumunda gereken mal ve hizmetlerin satın alınabilmesi için ana kaynak niteliği taşıyordu. Sıcak bir savaş eşiğinde, yaşamsal niteliği olan sanayi kollarının çalışabilmesi için ya da ordunun akaryakıt ihtiyacının ithalatla karşılanması için dövize ihtiyacı var. Ödeme sisteminin bloke edilmesi durumunda ise tek araç kalıyor:
Fiziksel altınla ödeme yapmak. İran, bugün benzer bir durumun içinde. Hem ticari ambargo var; ülkeye gelen döviz nerdeyse durma noktasında hem de mali blokaj var; 1 dolarlık bir ödeme dahi yapamıyor. İşte hem Türkiye hem de Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden ülkesine altına çevirerek taşıdığı döviz rezervlerinin arka planında bu var.
Bundan iki hafta önce Alman sayıştayı, merkez bankası Bundesbank’a ülkenin altın stoklarının fiziksel olarak kontrol edilmesini talep etti. Alman denetçiler, altınların defterdeki kayıtlı bulunan özelliklerinin, fiziksel olarak bulunduğu yerde karşılaştırılmasını istedi. Ortaya çıkan tartışmalara karşılık olarak Bundesbank da bir açıklama yayımladı; ülkenin altın stoklarının nerede bulunduğunun dökümünü verdi. Alman Merkez Bankası denetlemenin de gereksiz olduğunu düşünüyor.
Bundesbank’ın Frankfurt’taki merkezinin kasalarında 1036 ton, ABD Merkez Bankası’nın (FED) New York’taki kasasında 1536 ton, Britanya Merkez Bankası’nın (BOE) Londra’da 450 ton, Fransız Merkez Bankası’nın Paris’teki merkezinde 374 ton olmak üzere toplam 3396 ton altını vardı. Bu altınların toplam değeri kabaca 187 milyar dolar ediyor.
Alman denetçilerin bu talebine karşılık, Alman Merkez Bankası’nın dışarıda bulunan altınlardan 50 tonunun her yıl ülkeye taşınmasına karar verdikleri, böylece de istenen fiziksel denetimin de fiilen yaşama geçmiş olacağını savundukları anlatılıyor.
Bundan 10 yıl önce Alman Merkez Bankası Londra’da Britanya Merkez Bankası’nda tuttuğu altınların miktarının 1440 ton olduğu bilgisi baz alınırsa; bu stokun 10 yılda bunun üçte bire düşürülerek, Frankfurt’a taşındığı ortaya çıkıyor.
Bugün Türk Merkez Bankası da dahil birçok merkez bankası, sahip olduğu altınları en az üç ayrı yerde tutarak hem riskini dağıtıyor hem de bu altınları finansal kuruluşlara mevduat yaparak getiri elde ediyor. Seçilen merkezler çoğunlukla ABD’de FED, Britanya’da BOE ve merkez bankalarının kendi kasaları oluyor.”
Altının piyasaya arzının büyük çoğunluğu madenler sayesinde yapılmaktadır. Dünyada altın bulunan 19.400 adet bölge keşfedilmiştir. Bu madenlerden sadece 400 tanesi aktif olarak işletilmektedir. Coğrafik olarak altın üretimi kıtalar arasında dağınıklık göstermektedir. Çizelge 1’de de görüldüğü üzere şu anki üretimin %40’ı Güney Afrika, Rusya, ABD ve Avustralya’da yapılmaktadır. Son on yılın 2 yılında üretilen altın miktarı Orta Çağ’da 1000 yılda çıkarılan altın miktarına eşittir. Her ne kadar teknoloji ilerlemiş olsa da 1 ton kayadan ortalama 1 gr altın çıkarılmaktadır.
Kaynak: Gold & Precious Metals
Merkez Bankaları neden altın stok eder? Bu soruya birçok cevap vermek mümkündür. Geçmişten günümüze altının iktisadi hayattaki seyri merkantalizm gibi değerli madenlerin yurtdışına çıkarılmasına karşı çıkarak ülkenin refah seviyesini arttırmayı amaçlamıştır. Günümüzde ise merkez bankalarının altın rezervi bulundurma sebebi aşağıdaki açıklanmıştır.
Birçok ülke de ellerinde Dünya tarafından güvenilir para birimlerini veya altını rezerv olarak biriktirir. Bunun bir çok nedeni olabilmektedir.
- Türkiye gibi ülkeler dış borç krizlerine karşı veya 1978-1979 döneminde yaşanan ithalat krizine benzer krizlere karşı önlem olarak
- Çin,Japonya gibi dış ticaret fazlası veren ülkeler kendi para birimlerinin değerini düşük tutabilmek için uluslararası rezerv tutmaktadırlar ve bunu altın ile yapmaktadırlar.
Parasal genişleme veya daraltma politikaları uygulamak isteyen ülkeler altın alış veya satışı bazen de altın tutmanın maliyetini azaltmak isteyen ülkeler altın satışı yapmaktadırlar.
Yararlanılan Kaynaklar: